BLOG FLÜT

3.03.2012

KİRALIK SARAYINDA ŞEYTANIMI AGIRLADIGINDA ANLARSIN

Hayır istisnalar kuralı bozar fakat siz cesaretsizliginizden dolayı zaten istisna degildiniz.bana kalırsa siz zaten hiçbir zaman iyi degildiniz.yalancı,çıkarcı ve kötüydünüz.önünüze bir yön levhası konulmustu o yön dogrultusunda zaman gecirmeyi yaşamak sayıyordunuz.yaşadıgınız hayat size ait degildi.ucu gözükmeyen bir zincire baglanmıstınız.
Hayatınızı,ilişkilerinizi,nasıl davranacagınızı,akıl yürütme tarzınızı,zihinselliginizi sürekli degiştiriyorlardı.kimler degiştiriyor.biliyor musun?sizi daima degişecek üretim ilişkilerinde bir üretim elemanı olarak görenler,çocuk yuvalarından başlayıp,aile içinde,okulda,adliyede,camilerde,sendikalarda,resmi kurumlarda,haberleşme organlarında boyun egme biçimlerinin içine ve hatta tam altına çekiyorlardı.toplumsal ve ruhsal formasyonunuz yaşam sahnesinin gerisinde,gizlenen egemenlerin buyruklarından kaynaklanıyordu.egemen için sizin iyi ya da kötü olmanız zaten önemli degildi,sart kosulan iyi olmanız sisteme hizmet etmenizdi.siz kömür,petrol,çelik,uranyum,teneke ve bugday kadar bir nesneydiniz.işiniz pazardaki yeriniz bittiginde,bir mevta bir cesettiniz.düzenin meşruluguna uyarsanız,cennete gideceginizi söylüyorlardı.sisteme sevabınız sisteme günahınızdan çok olmalıydı.direnirseniz,polis ve ordu kuvvetiyle ya da sistemin ideolojik aygıtlarıyla yola getirilecektiniz.öyle bir hale getirilecektiniz ki,kimin sesiyle kimin sözcüklerini kullandıgınızı fark edemeyecektiniz.kısacası siz kendinizin kötüsü bile degil kötülerin kötüsüydünüz.
Önüne koyulan yön levhasını tersine çeviremeyenler,ters adam olamayanlar,egemenin cıkarlarını kendi cıkarları bellemişti.oysa pekala iyilik yaşanmış-tanınmış kötülügün tepetaklak edilmiş hali olabilirdi.en büyük kötülügü yapanlar birilerini adlandırıp sınıflandıranlar,birilerinin hayatlarını dogumlarında ölü can olarak satın alanlar,en büyük iyiligin ne oldugunu,anlamını bilmek durumundaydılar.bir an önce cocukluktan cıkıp,yasaklar muhitinde yetişkinlerin akıllısı,iyisi ve güzeli olmamız isteniyordu.işte lanetli yan bu dönemeçte başlıyordu.ahlak kurallarını ihlal mi edecektik yoksa bize zorla(bizim iyiligimiz içinmiş gibi) ögretilenlere,kutsal ailede,kutsal okullarda,düzenin sadık tebaası kılınıp iyi çırak,iyi işçi,iyi köylü,iyi mürit,iyi memur,iyi burjuva,iyi polis,iyi doktor,iyi şu ve bu olmaya(ancak egemenin istedigi sayı kadar) rıza mı gösterecektik.
Piramidin tepesi ücretli efekt memurlarının pompaladıkları dumanla,sis içinde kalmıstı.üst altı gözlemeli ama alt üstü görememeliydi.
Yanılanlar yanılgıyı düzeltmeli.kral soyundan gelen,kendisine kölelerin hizmet ettigi platonun ideal devletinin ideal toplumundan şairler ve şiir degil;masal,söylence ve mitoloji yapıcıları ,ozanlar, dışlanmıştı.çünkü iyiyi degil ideal devleti arayan yasa koyucu pozisyonundaki platon,söylence yapma işlevinin ozanlarda degil kendisinde kalmasını uygun buluyordu.insanların tanrılarda gördügü kendi hayatının izdüşümüydü.devletin dogasında insan ruhunun dogasını okuyor,söylence tanrıların yerine en yüksek bilgi diye tanımladıgı -iyi fikri- koyuyor,şiirle söylenceyi aynı şey sayıyordu.iyiden cok ideal ve akli devlet kuramını yaratabilmek için ilyada’ya söylenceye ve grek tragedyasına karsıydı.theaetetus diyalogunda her zaman iyinin karşıtı olan bir şeyin bulunması gerektigi için kötünün ortadan kaldırılmasının olanaksızlıgını söylüyordu.bireyin ruhu toplumsal dogayla baglıysa birini ötekisinden ayıramıyorsak,özel ve genel hayat da birbiriyle baglantılıdır.genel hayat kötü ve yozlaşmışsa özel hayatın iyiye dogru gelişmesi olanaksızdır.platon politikayı ve politik karar sonuclarını insan psikolojisinin ipuçları olarak ilan etmiştir zaten.
Yüzyıllar sonra hegel ise her günkü hayatta bozulmus,geçici varoluş kadar imgelemin her kuruntusu her yanlış ve kötü,dogasında kötülük olan her şey rastlantısal bir biçimde gerçek adını alır diye yazıyordu.gerçekligin dogadan cok tarih aracılıgıyla tanımlanması gerekecekse,eger devlet tarihin önkoşulu ise,devlette en yüksek ve en yetkin gerçekligi görmek zorunda oldugumuz sonucunu çıkarıyordu.insanların vicdan özgürlügü ve siyasal özgürlük için duydukları çoşku yüzünden güçte yatan dogrulugu unutacak kadar aptallaştırıldıklarını idda ediyordu.sonra tarih insanlıgın kitlesel yıkımını yaşadı.her iki dünya savaşı da insanların cesetleştirilmesinin global provasıydı.tarih yaşananın ve yaşamanın egemenlik kurma çabası oldugunu yazdı.sonra hitler,musollini,,franco,robles.yalnız degildiler arkalarında milyonlarca insan.ve örnek alındılar.çünkü örnek iktisadi,politik ve kültürel örtülerinin altında,daha çok ama insana özgü bir psikolojiyi dışlıyordu.tanrı için yaşamanın çoşkusu bir bedenin ruhuyla birlikte alıp tüketmekle gerçekleşiyordu.hepsi laf ebesi,demagog,irade kullanmasını bilen kimselerdi.evren tanrının bir toplama kampı ise,aynı şeyi yeryüzü egemenleri,niçin uygulamasın.dünya niçin çalışma kampı olmasın.yasaklar,kurallar,ahlaki normlar koymak,iyiyi bu çerçevenin içine oturtmak,çerçevenin içinde kalanları iyiyle tanımlamak,ödül ve ceza koymak gerekiyordu.
Buyruk veren öznenin buyruklarına boyun egerken tabiyatına girdigi düzenin talimatlarını tek basına tamamlayabilmesi,düzen ve sistemin içinde kendi başlarına verilen doğrultuda yürüyebilmeleri için özgür bireyler olarak kendilerini algılamaları gerekiyordu.
Alışveriş çarkının Pazar düzeninin işlemesi,üretimin yapılanması,toplumsal hayata ve yasaklara baglıydı.üretilen degerin kaçta kaçının paylaşılmayıp kendilerine kalacagına karar verebilenler,yasak koyucular,din ve ahlak anlayışları oluşturdular.digerlerine karsı organize halde kuvveti,şiddeti ve korkuyu kullandılar.mal fetişizmi ahlak fetişizmini yarattı.aralarında çıkarları için uzlaşıp tanrıyı ve devleti kutsadılar.allah ne kadar efendiyse devlette sürünün o denli efendisiydi.tanrının şiddet içeren öldürme yetkisini aynı kararlılıkla bu defa devletler kullanıyordu.kurban etme hem dinler hem devletler için üst derecede bir eylemdi.üretmenin ve ölümün oluşturdugu büyük bir devinim olan hayatta yarattıgını sürekli yok eden saldırı gücü,hazırda ve görünürde tutuluyordu.çünkü çalışarak bilinçleri uyanan insan korkuyla baskı altına alınmalıydı.fakat aslında yasa koyucular daha fazla korkuyordu.yasakların reddedilmesinden,inkar edilmesinden korkuyordu,kafesteki aslanın kendisinden daha güçlü oldugunu bakıcısı biliyor,aslan bilmiyordu,peki ögrenirse.işte bu yüzden uygarlıgın temelinde şiddet ve korku vardır ve ilk insanlar için hayvanlar yasaklara uymadıklarından kutsaldır.
Üçbin yıl öncesine kadar otuzbeşbin tanrı gelip geçti.herbiri öldürmeyin,başkasının malını almayın,yalan söylemeyin,acıya katlanın ve baskalarının kederlerine ve sevinclerine ortak olun,merhametli olun.acının nedeni arzuydu.arzudan sıyrılınmalı mıydı.çinli bilge hiçbir tanrıyı ve dini tavsiye etmeden benim duam hayatımdır diyordu.cinayet sanıgı kaçak musa ise tek tanrı bilgisini sığındıgı çölün medyan kahini yetrodan örgendi,yetro ona kızını verdi,dogup büyüdügü ülkeye kin duydugundan derdine ortak olan damadının siyasi düsüncesini yönlendirdi.tutsak sürüsünden bir ulus çıkaracaktı.on emir bildirdi.tanrının tekligine inan,put yapma,haftada altı gün çalış,cumartesi dinlen,anneni babanı sev,kimseyi öldürme,çalma..nedir ki musa insanlıga degil israilogullarına sesleniyordu:mısırdan eli boş çıkmayınız,her kadın mısırlı komsusundan altın gümüş alsın,mısırı soyun.musanın yarar ölçüsüne karşılık isa yoksulluk ölçüsü getirmiş,yoksulluktan kıvrananlara yoksulluk erdem olmustu.
Kim evet kim hayır diyecektir.başlangıçta söz mü düşünce mi güç mü yoksa eylem mi vardı.kötü ile iyinin diyalogu goethe’de dr faustun iç diyaloguna dönüşür.yeryüzüne yakınken bilgi ile düşünceden tiksinmiş,saf ve hafif günü aramaktadır.en çok acı veren zevk oldugu için şehveti aramış,şimdi geçen bir an’a dur,güzelsin demeyi istemektedir.yeniden muğlak bir şekildedir.
Yasak çalışmayı saglar,çalışma üretimi.sosyal hayat biçimlerine gerekli enerji,ya çalışmaya ya cinsellige harcanacagı için savurganlık yasaklarla denetim altına alınır.bireylerin enerjilerini nerede nasıl kullanacagı şiddete götüren fazla enerji miktarının hangi stat barajına dökülüp boşaltılacagı kurallar altına alınır.toplum gözlemcisi tarafından tehlikeli bulunur,kan çeker gibi fazlası şırıngalarla alınır.başkasına tuttugu aynanın arkasında nöbette duran ahlak savunucusu,kendisinde olmayan enerjiyi hayatını diger enerji dolu insanın aleyhine sürdürebilmek enerjisiyle kınar.ihtiyar ahlakcılıgıyla genç serbestligi kayıtsızlıgı,çocuksulugu ve imkansızlık içindeki rahatlıgı arasındaki çatışma bundan dolayıdır.
İnsanlık halinin görünür tablosunu günümüze taşıdıgımızda zihin kurcalayan nice arka plan olgunun edebiyatcılar tarafından nöbetteki sınır nizamiyesinden kaçırılıp önümüze bırakıldıgını fark ederiz.edebiyatcıyı gözaltında tutan insanın özgürlük serüvencisi ve egemenle gizli-acık menfaat anlasmasına girmiş yazıcı-program propagandacısının aksine nadirattandırlar.herşey olmak insanın degil de tanrının günahıysa,onunla ve ona ragmen varolmanın dramında otoriteyi kabullenen,köle degilsek,olabilirin ucuna içimize yalnızlıgımıza kapanıp bireysel yavaşlığımızla yaptıgımız yolculuk ansızın edindigimiz bir ipucu olguyla kavranılamayana iletir bizi.herhangi bir degerin varlıgıyla dramlaşan bir gülüş,bir aglayış,şimdi nötr nesnelere degen duyarlılıkla her şey olma istegi yokolur.sarhoslukla kurban olmakla korkuyu duyumsayıp,kendimizden geçerek,hayatın asıl tarafını fark ederiz.yaşanacak olan başkalarının bize söyletmeye çalıştıgı şeyler asla degildir,hayat yapmış ve yapmakta oldugumuz şeyler asla degildir.
İçimiz doldurulmuş,dolduruluşa geçirilmişizdir.bize bilinç diye yutturulan özgür bireyin degil,bir kölenin bilincidir.
İyilik,erdem,iş ahlakı çeşidinden sıraladıgımız kavramlar yıllarca süren eğitimle afyonlanmış bir kölenin çektigi tesbih taneleridir.bilinç gerçek dünyadan kaçıyorsa,mantıkla ilişkilendirdigimiz umuttan da vazgeciyoruz demektir,zamana maglup olmaya hükümlü ben,yani ölmekte olan ben,ahlaksal egemenlige dahil olmuyorsa,nesneler arası bir yıkımın uyumunu sürdürüyorum demektir.
Mumu kendim için alıyor onu üflüyor,korkudan bagırıyor,kendimi gece olarak görüyor,sendeleyerek,sarhos insan rolü oynuyorum demektir.yarattıgım dehşet kendimedir,önemlidir cünkü insan hayatı şiddeti kapsar,ölümü engellemek ve hayatı yogunlastırarak muhafaza etmek iki ayrı temele oturur.kurban etme düsüncesinin mümkün olan en uç noktasında tanrının küçük düşürülerek yok etme imgesi yatar.tanrı tehdit altında taklit edilmektedir,madem sen öylesin ben de böyleyim.yeryüzü tanrının mezarlıgıysa,bana devredilen öz irademle,ben de kurban etme olayıyla bedeni çıplaklaştırıyor,canlı ve sıcak eti cesede dönüştürüyorum.tanrının can verme can alma iradesine öykünüyorum.iki katilin kader ortaklıgında suçumun paha biçilemez zevkini tadabilmek amacıyla yargıçlarımı arıyor,yok edilişimin provasını bizzat uygulayarak başkaldırıyorum.ezilmişlerle kötü oluyor egemenlere eşitleniyorum.aglıyor gülüyorsam,acı cekiyor ve verebiliyorsam,bu oyunda kurban olarak,hem de emanetin sırrını bilerek ölümü o an hafiflettigim içindir.nedir ihtişamıyla tanrının degil kendi dünyevi gücümüzü duyumsatmaya çalıştıgımız ve izinle ondan aldıgımız idda ettigimiz vekaletle hükümdarlıgımızı madde için kullanıp onu içine hapsettigimizi sandıgımız her dinden yüzbinlerce tapınagımıza ragmen herkes ölümün tersi istikamete yönelir.ölümün işaretlerini silmekle yetinmez,çabayı da belirsizlestirmeye çalısır.fakirler,gücsüzlügüyle pisligiyle cirkinligiyle ıslak nesesiz sokaklarıyla,tiksindirici biçimde ölüme daha yakın oldukları için yükselme istekleri daha kalıcı ve büyüktür.para donmuş hiçbir ahlaki normu kapsamayan fakat sahip olunuş tarzıyla şiddet içeren başkasının kaynamışcasına eritilip harcanan enerji olur
Hiçbir malın mistik karakteri kullanımından dogmaz,degeri belirleyen şeylerin içeriginden dogmaz,ne kadar işe yarayan veya üretken faaliyetli olursa olsun deger belirleyen insan organizmasıdır.darp merkezi anesteziyle uyusturulur.her dalda ücreti ödenen sanat tüccarı insan degerlerini toplumsal hiyeroglife çevirmekle görevlendirilir,kasıt insan ilişkileri üzerinedir.pratikte asıl kavga başka canlının günden güne canlılıgını yitirmesi pahasına ortaya cıkan artı degerin gasp edilmesi üzerine kuruldugu için iyilik vermekle siyasileşir,zaten her aziz aşagılıklıgını baştan kabullenmiştir,ama gurur asagılık olmanın saflıgını bozar.ve her çesit ihlal bizi şahsi ihtilallerimizle yüzleştirir.

9.22.2011

dört yapraklı yonca iyi niyetli bir yalandır,hiç varolmamıştır





Bu sene buralarda kimseler yok.gelenler döndü.moteller coktan kapanmıştı.yaz bitimi hüznü yanıma rahatca yerleşebildi.kararmış tenim sıcak havaların elime tutuşturdugu bir parça karamel bu eylül ılıklıgında.iki gözüm yerindeydi ama yakupu göremiyordum.zamanın geçip geçmediginin farkında bile degilim.saçlarım dört santim uzamış,kesiyorum hiçbir şey degişmiyor.saçlarım artık siyah uzuyor.sokak lambasını kırmışlar,motel karanlıkta kaldı.bense şimdilik ışıkları yakmıyorum yüzümü gizliyorum.kış gelirken değişimler hızlanıyor,birini yeniden sevebilecegime inanabilir miyim?belki beden devinimleriyle olmayan ihanetime gülümserim.bu anlamsızlık içimi kemirir ve onun baksa birini sevgiyle aldıgını hatırlayınca gülümseyişlerim aglama nöbetlerine dönüşür.’yakup’u aramak hoşuma gidiyordu,her dakikasına düşlerimi ekleyip sevgilimi gizemli kılarak ona sıkıca aşık olmak,evet hoşuma gitmişti sevgilimi yakalayamamak.o şimdi arabistana gitti,nedenini soracak vakti bulamadım yanımda boşluk bıraktı.zaten söylemiş olsaydı da gerçekdışı olması en yakın ihtimaldi ve ihtimal benim yanımda bile çoktan uzaklardaydı.tüm ülkeyi kandırmış ve yok olmuştu.ten ötesi bir yanılsamaydı gücümü ona aktarmam ve aldı götürdü işte.
’’şeytan aldı götürdü Yakup arabistan’a yerleşti’’
Ayın bazı evrelerine üzülürüm,bensizlige,sonra kolumu sıkar,canımı acıtırım.işte buradayım derim kendime.derin bir oh çekip sancılarımın dinmesini beklerim.söyledigim doğru degil aslında;nedenini biyolojik devremin ruhsal etkenlerine bagladıgım yalnızlıgı kendimden sıyrılarak,köşeye çekilip mazoşist bir eğilim içinde seyrederim:’can çekişiyorsun’okyanustan biri daha çıkmaya çalışıyor ve bedeli,bedenini bırakıp içinden çıkarak uzaktan seyretmeye zorlanmak.ellerin olmadıgı için kendine sarılamazsın.saçlarına şekil vermeyi düşünme bile.boşluk içindeki varlıgını bir yabancı sarsarak uyandırıyor:’yok birsey hepsi geçti’.birlikteligin bir yerlerde koptugunu önceleri de sezinlemiştim.uyku gördügüm ve hissettigim birçok şeyi yalanlayıp kendine dönerek bitiş korkusu ile daha da depreşiyor ve inatlaşıyordu.akıllı olmayı bir kenara bırakmak akıllıca geliyor aptal bir sevgili olunmuş zamanlar için.ben kimim bu evrende?sancı mı?
Artık buradayım,yanımda.adı özlemmiş.bana sarılırken duydum.sarhoş motelde ismini duyuyorum inanmak istemeden yok olduguma,ölmüşüm meğer,tavan çökmüş,sayıklıyor başka birini.üçe bölünmüşüz içim parçalanıyor.dahası da var bedenim de bölünüyor.kollarım bacaklarım en çok sevdigim ellerim bile yeterince saçılmış.biri gelip topluyor.’son günlerde iyice dagıldın’ diye sitemle karışık bir şeyler söylüyor.arada bir insanlar beni fark etmese yitişim kolay olabilirdi,ama olamıyor.bit kadar oldum iyice halden düştüm.çok değil birkaç hafta sonra görünmez olabilirmişim.iyi ama ağzım yok ki.
‘’şeytan aldı götürdü arabistandan getirmedi’’
Saçları uzun olmalı ve sarı.şimdi ben de koyu kumralım,oldukça güzel olabilirdim.lakin sebebim yok.kıskaçta sıkışıyorum,elimi kurtarıyorum bacagımı kapıyor.midem de agrımaya başladı.’yakup’’un siyah beyaz fotografı.ne kadar şişman çıkmış,kulakları da büyük.küçücük Yakuplar haline getiriyorum onu parmaklarımın eşsiz güzelligiyle ve yirmi beş küçük adamı kültablama özenle yerleştiriyorum.sigaramı yakmadan önce onları öldürüyorum.
Beş gün oldu baş ağrılarım dinmiyor.kancalı etegimin kancası koptu.artık bu etek giyilmez.üzerinde yağ tabakalarının kurudugu barbunya ların yalnızlıkla yerleştigi kırık bardakların üzerine bej etegimi ilave ediyorum.ve artık doldu deyip kapının önüne çıkarıyorum.dışarı çıkmasam da olur.saydım tam 18 kuş geçti evin yakınlarından.sonbaharda saymak güçleşecek ve belki de 4 kuş sürüsü geçti deyip bulutlara başımı kaldırıp ‘yagmur ne zaman’ diye soracagım,ardından asit yagmuru başlayacak agaçlar kurumaya başlayacak göllerdeki yosunlar ölecek ve daha kötüsü nefesim güçleşecek.belki de bunların hiçbiri olmayacak,yanıt alamadan akşam dokuz buçuk gibi defterimi alıp tarih attıktan sonra daha fazla yazmak için nedenimin olmadıgına karar verip işlevsiz günümü uykuyla noktalayacagım.hepsi bu kadar değil aslında,gece boyunca çekmece içlerinde,pencere pervazlarında,örtülerin altında,koltukların arasında yakupu arayacagım.yakup yok.
‘’kimin aldıgını,nerde oldugunu bilmiyorum’’
Söyle sabah nasıl gelir?hiç tanımadıgım birine uzun yıllar biriktirdigim aşkı verdim,sonra sevgiyi düşlerinden arındırarak görünür bir gerçege dönüştürdüm.aslında hiç sevgilim olmadın.hiç.doğmamış sevgiliye içimi döktüm.annemi ne çok özledigimi ağlayarak anlattım,sen duymadın.orda tavan öylece göçerken sevgilinin intihardan başka gerçek olamayacagını anlamak istemedim.yalnızca sen uykusuzdun.fotograflar çekmeye başladım,yatak odamdan,mutfaktan,tuvalet penceresinden.evet tuvalet penceresinde epeyce zorlandım.sonra çalılara yöneldim.sayıları az oldugu için 36lık film bitmiyordu.9 tane uydu anteninin fotografını çektim.yorgun düşünce arkama yaslandım.geriye bir şey kalmamış,düştüm.sağ bileğim çıkmıştı,geç oldugu için geriye takmadan yarını bekledim.sevgilimdi.bırakamıyordum.
Böyle yürümek zor oluyordu ama fotografları da merak ediyordum.sakallı adam uzunca süre sonra(6 saat 27 dakika)yanıma gelip,keşke bekleseydiniz dedi.neden diye soramadan tüme yakın fotografların yandıgını,yalnızca birinin görüntülenebildigini söyledi.yıkılmıştım ve sağ kolum kırıldı.birleşmesine gerek yoktu öylece bıraktım.stüdyodan uzaklaştıktan bir süre sonra adam geri dönmem için seslendi.bu kez sakalsızdı.yoksa bu sokakta mı gecelemiştim?eve gitmek için erkendi ve döndüm.birsey unuttunuz dedi,ve yalnızca elime fotografı tutuşturdu.fazla bir şey ödemeden değişikliğe uğramış kolumla eve döndüm.gidecek fazla yerim yoktu.yaşamım boyunca bana daha fazla acı veremeyecek bu anlara kendimi neden ittigimi anlamıyorum.beden devinimleriyle birini unutmaya çalışarak bile bile incitmek kendini.29 gün 12 saat 40 dakika sona erdi.kavuşabiliriz-değişebiliriz:
pencere kenarındaki sallanan sandalyeme kırık parçalarıyla bedenimi yerleştirip,biraz yalnızlıktan konuştuk avizeağacımla.bana yalnız olmadıgını güvesiyle birlikte yaşadıgını söyledi,akşam olana kadar onunla bir daha konuşmadım.gün boyu fotografa baktım,arkasını dönmüş,sağ adımını ileri atmış,siyah paltolu bir adam.böyle birini gördügümü hiç hatırlamıyorum.söyle yaz nasıl gelir?fırtınalı kış gecelerinde panjurlar kırıldı.seni aramak hoşuma gidiyor.
’’yakında dönecek Yakup,arabistandan’’
aslında o yakuptu.yakupta birini bırakmıştı ve ülkeye dönmedi.yazan da Yakup da öyle iyi biliyordu ki o ve Yakup bir dönence,birbirlerini durdurur ve yer değiştirirlerdi.uzaya gönderilen uyduların çektigi fotograftan ayın görünmeyen yüzünün de görünen yüzüne benzedigi anlaşılmıştı.

8.09.2011

BOTANİK TERMİNOLOJİSİNDE ISKA

MEZARA GİRİŞ KOMEDİSİNİ BAŞLATALIM SABAH DA DİRİLİŞ KOMEDİSİNİ.VE BU İKİSİ ARASINDA CAN SIKINTISININ AZAMETİNDEN BAŞKA BİRŞEY YAŞATMAYAN O FİİLİYAT TRAJEDİSİNİ.BUNLAR TAM BECKETTLIK LAFLAR AMA O SÖYLEMEMİŞ.BEN SÖYLEMESEYDİM O SÖYLERDİ.








RÜYAMDA GÖRDÜM SENİ BU YAŞLARDAYIZ AMA COCUKMUŞUZ,TVDE SAN FRANCİSCO SOKAKLARI.REGÜLATÖR ZAYIFLADIGINDAN BOZULUYORMUŞ TV.SENDE BİR SİNİR VARMIŞ AMA NEYE KIZMIŞSIN BİLMİYORUM SİNİRLENİNCE ÇOK ERKEK OLUYORSUN HİÇ SEVMİYORUM


sen daha yoktun(kum).kendimden doğru seviyordum ve genişdi zamanlarım ya da ben öyle sanıyordum(çakıl).daha sen yoktun kendime susuyordum.(veya mucur).hiç olmamış kadar yoktun.(bağlayıcı).tam da bunalmışken stabilite aşklardan bir avuç kil alıp kopan parçalarımı silindir pamuğunun içine bıraktım,yok istemiyorum artık alıştım
yololdum,yolalmadım ben kendimle denkleşmezken çıktığım yolculukta kendimsiz kaldım,bu yazının da başlığı stabilize yollarda stabil aşk aranmaz olsun.

O KİREÇTEN BULUTLARI DUVARLARDA LEKE SANDIN,DEDİM ONLAR LEKE DEĞİL KEDİLERİN GÖLGESİDİR






Evet…guernica yakılmadan önce don kişot un dulcineası kadar güzeldi.. ve fedrico garcia lorca ki o dünyanın en iyi ve en yakışıklı şairiydi,o gençti ve neruda nın dostu hatta dali nin dostu. faşist ispanya dünyanın en iyi şairini öldürdü. ama buna ragmen dali faşist yönetimi desteklediğini söyledi o tam bir deli. ki kendisi sürrealistti. hatta breton onun isminden dolar heveslisi anagramı çıkardığında kendisi şu yanıtı vermişti ben sürreailistim.Fedirco garcia lorca ah mezarı bile bilinmez bu adamın.. işte faşizm ilginçlikten daha çok haksız bir çirkinliktir. ürküntüsü midenizin bulanmasına bile izin vermez.. hatta gördükçe sizide kendisi gibi acımasız düşünmeye ve hissetmeye iter. hayatı kirletmek isteyenlerin insan olamayanların yaptıklarıdır bunlar.. onlar düşünemezler öğrenemezler bilemezler evde bir kadın isterler kötü tohumlarını üretmek için ve her zaman aç olan midelerini doyurmak için birde sadakatsiz iğrenç zevkleri için.. onlar mutlu olamazlar ya.. mutlu olmak isteyenleri yada kanaat edip mutlu olanları bile kendi yarattıkları cehennemde acı çekmelerini görmek isterler.. onlar yapamıyorlar ya.. onlar kompleksliler ya.. onlar salaklar ya.. kıskanırlar kıskanırlar .sonra size de biçerler bu kaderi.
tenezzül insanın kanaat getiremediği bir şey. kötü tohumlarını üretip aç midelerini doyuranlar kompleksliler asıl mutsuzlar ve sadakatsiz zevkleri..görselerde diğerlerinin çektiği acıları yinede rahatlamazlar farkında olmasalarda hissederler başaramadıklarını ve bu yüzden daha çok gaddarlaşır daha çok çirkinleşirler.. onlar göremezler sadece hissederler diğerlerinin hayal kurabildiklerini.. budur onların mutlu olmasına izin vermeyen.

HİÇİMİ DAMITIYORUM






inanma suçu yoktur fikrin dediklerinde
uzakta biryerlerde senden cok ilerlerde
aman gelme taklaya malum olur abdala
tilki aklın faresi hep senden beslenecek
yakında biryerlerde belki biraz geride
düşme sakın tufaya laf anlatılmaz ona
tilki ya ısıracak ya ensenden öpecek
inanma her cemale bazen ışık yanıltır
yüze düşmeyen gölge cemale nur yagdırır
ortada biryerlerde senden biraz merkezde
sakın yapma maraza lafın geçmez gareze
ya aklın sana küser
ya fikrin terse yatar
fikrin terse yatarsa izah etmek mübahtır
aklın sana küserse açarsın kollarını
ellerin kısa gelir kolların kısa gelir
işte işte o vakit
susabilmek sevaptır.

NE GÜZEL HALA VAZGEÇEBİLMEK




yürüyordu yalan yanlış
sanki üstünde gökyüzü bir tek ona miras kalmış
kendinden olanı severdi hem nedenli hem nedensiz
ölürdü bazen zamansız,huy bu ya babadan kalmış
yattıgı yerde bedensiz
ısrar ederdi sebepsiz bilirdi kendine zarar
yine yapardı edepsiz
geceye kadar korkusuz
gözü kara direnirdi
ne vakit ki gök kararmış toprağını fark ederdi
sanki altında yeryüzü bir tek ona miras kalmış

SÖYLEMEK İSTEDİGİNLE SÖYLEDİGİN KALDIRACI





bir cumartesi sabahı dedesiyle bir cocuk
parkta yürüdüler oturup cimlerin üstüne öyle uyuşuk uyuşuk
uzaklara baktılar
bu en lüksünden akraba ilişkilerinin
konuşmak zorunda bile kalmadılar
ne halef olmanın endişesi
ne de yorgunlugu selef olmanın
hiçbir zaman değişemeyecegini bilerek bu mesafenin
aynı yaşta oldular
bu yüzden boyları dedelerin
oldugundan uzun hatırlanır
ve nerenin silüeti olursa olsun arka planda
burunlarda her zaman cimlerin kokusu kalır

7.15.2010

NEYE AGLIYORSAN BUL BULMAK İSTİYORSAN ŞARAP İÇ






ne basittik eskiden.dünya gülünç bir gerçek,hayaller oyun oynayabilmenin güzel hikayesiydi.sokaklarda yollar,evler ve cicekler yaşardı.evlerde insanlar,yollarda arabalar..sonu olmayan hikayeler anlatabilirdik sıkılmayı bile unutup.zamanın tam olarak neresinde oturdugumuzu bilmezdik.herkes kocaman,ölüm anlamsız ve fazlasıyla uzaktı.sonrasında korkular dolmaya basladı evlerin odalarına,korkular yaşamaya başladı evlerde insanlardan önce.korku;bencillik,çaresizlik ve sessizligi getirdi yanında.gerçeklik düşlerimizi yıktı,olan bitenler de gerçekliklerimizi.ve evet,dünyaya hoş geldin.yazları sıcak kışları soğuktur-bir montherland romanını onbirle çarp,sadece o kadar sıkıcı ve sadece o kadar çarpıcı-yuvarlak,ıslak ya da kurak ve kalabalıktır,sevmedin mi genc adam.ve en fazla seksen sene ömrü var.benim bildigim tek bir kuralı var,lanet olsun ki burada nazik olmak zorundayız.dogumlarımız büyük ve esrarengiz bir sakanın baslangıcıdır.savası yaşamamıs yaşamayan biryerlerde doganlarımız sanslıdır.ailesi yazı yazmayla-yazarlık demiyorum kücük adam,ugrasanlar biraz daha sanslı.cok kücük yaslarda okumaya baslayanlarsa biraz daha.eger yazı yazıyorsan bir kısım insan yazamadıgını düsünecektir,aldırma.onları hayatından defet.bazı eleştirilerin senin daha iyi yazmanı saglayacagını söyleyen salaklar da olacaktır burada,safsataları duymazlıktan gelmeye alıştır kendini.ölümle ilk karşılaşmanı erken yaşamazsın umarım.cümlelerim boşa gitsin istemem.ölümün sana gösterip vermemesini umarım.yaşadıgını anlaman için arada görmen gerekiyor.ait olmadıgın bir sehirde doğmuşsan ki genelde böyle olur,dogum seni oraya ait yapmaz,oraya geri dönme-elbette önce oradan ayrılmanı ögütlemek zorundayım.dünyanın parodisini keşfetmeye kafa yor,birilerini tanımaya degil,nasılsa kimseyi tam ve eksiksiz olarak tanıyamayacaksın,kendini bile.yokluk,hiçlik,varlık,varoluş..yazı kariyerinin başlangıcı olabilir.herkesin gördügü dünyanın kimsenin bakmadıgı yerlerini yaz,evet sana büyük bir kitle vaad etmiyorum.ödül bekleme,ceza bekleme.küfürbaz ve edepsiz bile olsan onurlu ve dürüst ol. politik düzenleri,sonu dogmaya varan ideolojileri,inançların,hatta herhangi bir spor takımı bile önemseme,ben beceremiyorum umarım sen başarırsın.her inanç ve ideoloji kendine inanmayanları dışlar,ben ayrışmadan yanayım,sen olma.bireysel farkındalıgın evreni bile kurtarabilir,bunu unutma ama sürekli hatırlayıp kendini komik duruma düsürme.mizah bu berbat,ıslak veya kuru yuvarlakta kendini korumanın yollarından biri.kullan.kendi seciminle sahip olamadıgın ailen,yolunda gitmeyen ve hiç gitmeyecek derslerin,sana ilgi duyan seni seven insanlar,senin sevdigin insanları artık sevemiyor olman..bunları sana veren dünyaya biraz sataşmandan daha adil ne olabilir,sataşmayı sev.hayal kurmayı bırakma.artık dönmekten yorulan dünyayı degil,can çekişen ruhunu kurtarmak için yaz.kendini kurtarırsan her şeyi kurtarabilirsin demektir.hastahanede yenilme ihtimalini fark edersen,geçmesini bekle ama sabırlı biri olma,çok zamanın yok.bazıları komiktir bazıları degil,çok eskiden ben de komiktim,ama artık o bile degilim.hayal kırıklıkları en çok mizah zırhını zedeler.bolca sigara iç,şaraplara çok para ver.çirkinleş,ahlaksız şeyleri yap.sadece özünde iyi biri oldugunu düsün.nasıl olsa özünde hep iyi olacaksın,ha unutmadan salak olmak kötü olmaktan daha aşagılık birseydir.dünyaya katlanabil,yaşamayı sev demiyorum ama alışmaya çalış.dünyaya ayak uydurma,baş etmek istiyorsan tek önerim başkaldırı ve isyan olabilir.ne istiyorsan iste ve sahip ol.sahip olamayacaklarını isteme diyenleri duyma,en kusursuz istegine sahip olana kadar huzursuz yaşa,mutsuz ol.susma,kabullenme’yi kelimelerinden cıkar.yüzlerce kitap oku,yüzlerce film seyret,binlerce kelime yaz,onlarca kelime konuş.içinden geçenleri oldugu gibi kimseye anlatma.yanlış olanları yaz dogrular kimin umurunda.dünyaya başka bir gezegenden gelmiş gibi yaklaş,alışmaya çalış dedim evet ama senin yerin de burası degil.bu zaman zaten degil.geceleri sokaga cık ve herkes uykusundayken cöp bidonlarını tekmele,birilerine birseyler fırlat ve özellikle kafalarına isabet ettirmeye çalış,arabaları çiz.bir süre sonra bir boka yaramadıgını göreceksin.tekmeledigin cöp bidonlarını yak,kavgalara girip kasını gözünü patlat bu seni bir süre daha idare eder.insanların seni dinlemesinin yolu güzel seylerden bahsetmektir,acını illa paylaşmak istiyorsan gercek dostlarına sakla.ve cok dostun olsun bir kişiye cok sey yükleme.birseylerin bası olmayı düsleme,bırak o işi ahmaklar halletsin.yarın belki de bir yarın olmaz.ve tanrı ölmemiş olsaydı önce kendinden nefret ediyor olurdu herhalde.

5.03.2010

KİMSEDEN ANLAYIŞ BEKLEMEYECEK KADAR YUKARIDA BİR YERDEYİM




14.yüzyıl ortalarında
çivili dolaba sokulan ardından da cadı olduğunu söylemek zorunda kalan,
ipte kafası sallanırken bile
ölü gözleriyle güçlü bakan ;
kötü tehlikeli bir kadının yansımasıyım.
ölümün çok eskiye dayanıyordur belki,
ilk kadın olduğum güne
belki yüzyıllar öncesine.

BİR'E İKİ'DEN BİLE DAHA YAKINIM.





ben hariç kimse
yarattıgım yerde
uzun süre soluyamaz
soluyamadılar
yirmimden sonra ögrendim
onlarla geçinebilmeyi
silkeleyip düşürebiliyorum artık
yakamdaki onları
ve uzaktan seyrediyorum
simdi tüm yalnızları

herşey aniden olacak adım gibi biliyorum,planlı hiçbirşeyle işim olmaz





hiç yalan söylemeyen bir adam
gelecege yatırım yapıyordur
cok uzak zamanlardan üstelik
bir kez bulaştı mı yalana
çaresiz ömrünce kendini sorgular
şüphe etmek kadar
sancılı
bir hastalık yok
ancak
yalanı oyuncaktan farksız kullananlar
bu pis hastalıkla tedirgin yaşar
geri dönüş imkansız
ve dipnot
o hiçbir şeyi tam ve eksiksiz vermez
o'nu tanıyorsun.

ERİŞEMEYECEGİN DORUKLARA YÜKSELMEN İÇİN TEK TAVSİYEM VAR,ZEPLİN.




sabahın
köründe uyandırıldım ve
başkalarının günahlarına ortak edildim.
tabi ki sorulmadan
yani sormadılar
ortagım olur musun
olmaz mısın diye
bir gün içerisinde aşık olup
diger gün B şıkkı olan
kadınların dertlerini mutsuzluklarını dinleyip
komik dertlerini
üç günlük dünya için
çok fazladan
cümleler kurdum
dört pastı
zar zor uyumaya çalıştım her defasında
cehennemin dibinde masanın dördüncü kişisi olarak
uyandırıldım
ne kağıtlar ne as ne fişler
ne de bildiklerim
bu kadar mı götsünüz

iz bırakmamanın paranomik sapınımı




samimiyetten bahseden her söz
cok uzaktır kelimenin kendine bile
samimiyet deme
Sevilmek mutluluk mudur.
mutluluk bir baskasını sevmektir.
kendine ne kadar uzak durursan sevmeye o kadar yaklasmıs olursun.
kendine inanmak tanrıya inanmak evrenin gercekligine inanmak sana sunulanları sorguladıgında baslayan sürec ve.dünyayı sevmek içinse,önce kendinden nefret etmen gerekir.care baskalarında başka insanlarda
baskalarının sözlerindeymis gibi içimizi dökmek
günahlarımızı sırlarımızı ya da bir anda ıskartaya cıkarılmamıza neden olacak kirli yanlarımızı gizlemek için kendimize mübah gördügümüz ketumlugumuzdan vazgecmek kendimizi bir yerlere birilerine döküp sacmak ve bu sırada kacınılmaz bir biçimde benligimizden uzaklasıp onu bir baskası gibi seyretmek için.
acıma sahip çıkıyorum hepsi bu, eğer neticesi van gogh gibi kulağımı kesip masaya atmak olacaksa ona da eyvallah.göt işidir acına sahip çıkmak, götünü sağlama alanların işi değil.

EN İYİSİ BENİM(ama hala şiir yazamıyorum 33)




hayatta en iyi yapabildigim 3. şeyin unutmak oldugunu anlamdıgım gün
çoktan ölmüştüm ben aslında
bu satırları öleli çok olmuş biri yazıyor
inan bana
bildiklerimden az,konuştuklarımdan çok fazlayım
çünkü ben hep unuturum
katil cinayet mahaline eninde
ve sonunda
geri döner
onun oraya dönmesini sağlayan
merak degil
yalnızlık hissidir
katil yalnızın ta kendisidir
cinayet mahalinde hep bir uğultu vardır
ve işte o uğultu onu kalabalığa ulaştırır

bugün biraz öldügümü gördüm.azalan cinsten,yaşama dogru.




cıkmaz sokaklar her zaman cıkmaz diye birsey de yok
kafanı kıran o bilinmeyenlere verecek seylerin hala varsa
cıkar yolun da vardır
amaç birileriyle konuşmak degil,an
birine ayıracak kadar çok da degil
sadece
önümde duran yolun eğriliği sıkıcı.




tembellikle kararsızlığımın evliliği uzun sürdü.''geç'' in içinden sesleniyorum...düşünceler eko yapıyor,daha önce düşündügünü üretirken problem çıktığını bildiriyor yanıp sönen tabela. Koltuğum.saçma bile değil.

KISA,KISA METRAJ BİR FİLM KADAR KISA




fazla kalabalıgı
beşi üçü bile kaldıramaz
insan
kaldıramadıgın tüm bu durumlar seni sana yazdırır
sıyrılsana içindeki o
hayvandan

YİYEBİLECEGİN KADARINI DÜŞLE,YOKSA HEP AÇ UYUYACAKSIN(şiir yazamıyorum14)



uzun cümlelerden bolca bahsetme lüksünü,bolca dokunuşlara tercih ediyorken bir romanda
bir yazar
cok da ucuz bir gecenin okuyucusu,pahalı cok pahalı yüzlere
paha bile biçemez
oysa
emsalsiz gecer
her bir kişinin aynadaki emsalsiz görüntüsü

DAHA FAZLA YÜKSELME CO,CÜNKÜ BURADAN ASAGIDAN SANA BAKTIGIMDA COK UFAK GÖRÜNÜYORSUN




kısa hikayelerle yüzleri gecince,herseyi degiştirebilirsin artık tek kısa cümleyle.

YERYÜZÜNDEKİ TÜM YUMURTALARIN HAYALETLERİNİN TOPLAMI GİBİ BİRŞEY




doktorun odasındaki bekleme yerine oturuyorum.hastanenin bahcesine bakan tek penceresi tül perdeyle kapalı kücük bir oda.çelik ayaklı masada aynı zamanda sekreter görevi de gören bir hemşire.önündeki kagıtlara bakıyor.yüzü cok ciddi.duvarlar bembeyaz.bir tanesinde benim oldugum altı sandalye.ortada tek sehpa ve yerde ki halı da beyaz.duvarda salak bir lise fotografı,basketbol takımını gösteriyor.sehpanın üzeri boş.ne bir gazete ne dergi,tv de yok.canım bir sigara yakmak istiyor.yakmıyorum.evimin salonunda olmak istiyorum,yatagım da olur,hatta banyo bile olur.o kanepede uzanmış.birşeyler yazıyor olsun mesela diyorum.onun senede 5 kere yazı yazdıgını söylemiş miydim.ben sigara ve viski içerek tv seyrediyorum.sigara ve içki özel meraklarım.onla arada ot da içiyoruz.neyse bu apayrı bir konu.masanın üzerinde bir küllük dolup taşıyor.sanki sigaranın üzerine sonradan ilave edilmiş gibiyim.içkim bitiyor,bir tane daha almak için mutfaga gidiyorum.koltuguma gömülüyorum.bir sigara daha yakıyorum.televizyona bakıyorum,içkim bitiyor,yenisini alıyorum,sigara içiyorum,televizyona bakıyorum.yeni bir içki alıyorum küllük doluyor.koltugun altından bir küllük daha alıyorum,masaya koyuyorum.birazdan o da dolacak.içkim bitiyor,bir tane daha dolduruyorum,sigara içiyorum.televizyona bakıyorum.o uzagımda kanepede yazı yazıyor.söylemiş miydim o senede 5 defa yazı yazar.içki içiyorum televizyona bakıyorum.televizyonda dünyadaki bazı yerlerden katedraller gösteriliyor.aralarındaki farklardan bahsediyorlar.paristekinin göge uzanan ürkütücü kuleleri ekranımı kaplıyor.heykellerle kaplı dış yüzeylerine bakıyorum.tavanı ve duvarları kaplayan freskler sonra.sonra da bir katedralle bir baptist kilisesi arasında ne gibi farklar oldugunu düsünerek bir sigara yakıyorum.o kanepede yazı yazıyor.bir keresinde bizim eve kör bir adam geldi,onun eski bir arkadası.bir kac gün bizde kaldı,umursamadım.sigara yaktı.içki içti.sonra bir daha sigara yaktı,o yazı yazdı.ben sigara yaktım.tv katedralleri gösterdi.o yatmaya gitti.biz içki içtik,sonra adam resmini çizelim dedi.bir kagıt cıkardım,onun yazı yazarken kullandıgı kalemlerden birini aldım.kagıdı masaya koydum.adam elimi tuttu,ben cizmeye başladım.adam elimi tutarak aynı hareketleri yapmaya başladı.önce kutu çizdim.sonra bir çatı.çatının uçlarına sivri kuleler çizdim.elimi tuttugu için adam da çizmiş oldu.kuleler çizdik.içki içtik.sigara yaktık,o uyudu.adamla birlikte fresk kaplanmış katedraller çizdigimizi görmedi,o uyudu.müthiş bir geceydi.doktorun odasında canım sigara ve içki istedi.içmedim.zaten biraz sonra doktor geldi.yüzü asıktı.elindekileri bana verdi,sadece alışkanlık nedeniyle sadece bu yüzden,doktora teşekkür ettim.eve döndüm.koltukta sigara yaktım,içki içtim.o geldi.yazmadan önce bir şey sordu.saymaktan vazgeçmeden önce 12 tanesini saydım dedim.sigara yaktım.o yazı yazdı.

12.15.2009

GÖKYÜZÜNDEKİ GÜNEŞTEN BAHSETMEK İSTERKEN YERDEKİ TAŞLARA DA DEGİNMEK




İsmim.herşeyin suçlusu o.o beni belirliyor.herkes önce adımı sonra işimi son olarak da yaşımı ögrenmek istiyor.kimse en büyük korkun ne demiyor.o zaman onlara deniz derdim,yüzmeyi iyi biliyorum.özlem.çok sıradan bir isim.bir işe yaramayan,korkularla dolu,tanımadıgı ortamlarda tedirgin,konusmayı pek de sevmeyen,rahatlamasına alkolün yetersiz kaldıgı zavallı bir kız.sesinden bile bir bayagılık,inançsızlık,boşvermişlik akıyor,kralın soytarısı olabilir.sokakta pek fark edilmeyecek bir tip.siyah saçları kaşlarını kapatıyor,ifadeleri saklamak için güzel taktik.gözleri kahverengi.denizlere ya da gökyüzüne benzemeyen cinsten.puslu.dik yürüdügünde boyu 176,ama dik yürümeyi yeglemiyor.insanları adımların tanıma alışkanlıgı var.konusurken gözlere bakmayı sevmediginden,seslere ve hareketlere karşı duyarlı.memnun olmuş.kaybolan ruhlar yine buraları esir almış,sokaktaki orospulardan,doymayan şişkolardan,ceketli adamlardan,kürklü kadınlardan,öpüsen sevgililerden tiksiniyor.hayal ettikleri hayatların bir parçasıyla mutlu olan salaklar sürüsü,o istediklerini tam ve eksiksiz bulana kadar huzursuz olacak.elindekiyle yetinmek ne büyük yalan.kurallar yasaklar ahlak anlayışı.hepsi insanların mutsuzlugu için yapılmıs safsatalar.umursamıyor.iş bulamazsa vergi kacakcılıgı yapar,ailesinden nefret eder,belki de sayılı arkadaslarından bile para sızdırır,bunlar onu iyi yapmaz ama kendileri olmaya korkan insanlardan daha asildir.o kimse o.adı ya da karakteri bile degil.görünüsü konusunda cok sanslı degil,nerde durması gerektigini bilmeyen elleri,bazen bakmaya utanan gözleri,yavaş hareket eden bacakları var.iyi bir model,yeteri kadar deneme ve kusuru olmayan azimle bir başkası olabilecegine emin.hayatın süprizlerine yedi gün yirmi dört saat açık.fırsatlar her zaman onu çekici buluyor,ne kadar şanslı.iş aramıyor,işler ona gider,simdi barda yanında gördügünüz adamla bir ay önce tanısmıs,bardaklarındakiler viski damlaları,o yüzden biraz sarhos görünebilir.adam kendisinden onla gitmesini istiyor,sevgi dilenmeye bile basladı,o içinden ne sıkıcı diye geciriyor,ama onla gidebilir,caresizligin yapabileceklerinin sınırı yok,yepyeni bir yasam onunla flört ediyor,hoscakal bu sehir zaten seni pek sevmemiştim.diger adamla tanısması da cok vaktini almıyor,onu bulmak cok kolay,beyaz badanalı evinde yasıyor,özlemin istedigi herseye sahip mutlu bir sersem.onu tavlaması cok vaktini almıyor,biraz içki,gelecek hayalleri,kitaplar..yarı sarhoş kumsalda dolasırken işte hayat bu diyor,bu kadar gercek sadece.bazen bakışları kesiştginde garip bir özlem duyuluyor.escinsel miyim diye soruyorsunuz arada degil mi?genellikle herkes bunu merak eder,acıkcası kendimi hiçbir cinse cekilmiş hissetmiyorum,seks insanların baskalarına ait olma dürtüsü,beni gelecek planları bile daha cok tatmin ediyor.ona asık da degilim,ama garip bir tutkuyla inceliyorum onu,onda bir sanatcının olmazsa olmaz ucuklugu var,heran gidebilecek gibi eksik duruyor yanınızda.günleri cok rutinlesiyor,özlem nereye kadar katlanır bilmiyorum,sabah erkenden kalkıp birer kahve içiyorlar,saat onda kitap okumaya baslıyorlar,saat ikide makarna ve sarap,aksam üstü vodka ve kiraz,dokuzdan sonraysa kelimeler ve istekler bulanıklasıyor,gece karanlık ve karısık.
onu en cok digerinin eski sevgilisi sürtük sinirlendiriyor,sürekli cevrelerinde dolasıp zavallı haliyle can sıkıyor.aglıyor yalvarıyor ama özlem kıskanmasına bile lüzum olmadıgını biliyor.sonunda egolarına yenilen o,özlemi kızdırıyor,ama bu özlem için kızıyor görünmek zorunda oldugu hallerden biri,antrenmanlı böyle kızmalara,yoksa niye kızsın ki,kendisini seven bir kadına hayır diyemiyor yalnızca,özlemin yanında zaaflarıyla yenilgi almıs oluyor.kendisi bir ressam,ressam denebilirse.bütün günü boyalarıyla saheserlerine hayran hayran bakarak geciriyor.o kadar beceriksiz ki özlem alay etmemek için kendini zor tutuyormuş.özlem insanları ezberlemeyi seviyor,aktrist de diyebilirsiniz,o kendini sürekli bir sahnede hayal ediyor,onu izliyor,catalı nasıl tuttugunu,gülümserken kac dişini gösterdigini,pantalonunun kat yerini,en sık kullandıgı kelimeleri,duşta mırıldandıklarını.sadece simdiyi degil gecmişi de satın alıyor.kendini o kadar seviyor ki o da sevsin diye ugrasıyor durmadan,içince de cok konuksan oluyor,özlemin bası agrıyor.parmak izleri ve cocuklugu haric özlem onu taklit edebiliyor artık,sesi yürüyüsü bakısları,ölse hayatının mirascısı olabilir.katil dogarsınız,zevk tutku mecburiyet asagılanma.nedeniniz ne olursa olsun siz,öldürmeden rahat etmezsiniz.o gerekli olmadıkca cinayet işlemez,daha önce de kimseyi öldürmüs degil,tamam kabul ediyorum,birilerini bıcaklamayı,okuldaki insanları atese vermeyi,cöp kamyonlarını patlatıp sehri pislige cevirmeyi cok hayal ettim.ama eyleme gecirmedim,gecerli bir nedenden ziyade mecburi bir nedenim olmamıstı.neden bugün derseniz de kendimden cok sıkıldıgımı,baksa birine tasınmam gerektigini söyleyebilirim.makul bir sebep bence.simdilerde tatildeler,o huzursuz.kayıkta birbirinden uzaklasan bakıslarını yakalıyorum,kalbim acıyor,cocukken babam oyuncaklarımı kırdıgında aynı seyi hissederdim.sevilmemenin caresizligi.onunla basedebilecek tek bir mutluluk yok dünyada.sevgisini kurtarmak için özlem seninkini almalı.üzgün cünkü hayatını istiyor.sen elindekinin kıymetini bilemedin,merak etme bedenini deniz alıp götürse bile ismin özlemle güvende.engel ortadan kalktıktan sonra,mutlu biri olmak için çalışmalara başlıyorum,önce adını kullanmam gerek,unutmayın ki insanlar hep aynı soruyla baslar sıkıcı diyaloglarına,pardon isminiz neydi.ikinci asama para,calısmayı sevmiyor,bankaları imza taklit ederek kandırıyor.yeryüzünün en kandırılası kuruluslarına bir katkı da ondan.sonrası rahat,huzurlu,dingin.zamana ayak uydurması kafi.şu meraklarınız hepinizi öldürecek.sıkıcı hayatlarınıza başkalarının hikayeleriyle eglence katabiliyorsunuz.ya tüm katil ve hırsızları hapse attırmıs olsaydınız,günlerinizi nasıl bir buhranla gecirirdiniz.artık o kadar inandırıcı davranıyor ki o gün kim olmak istemişse onu görüyorlar gözlerinde.sahte kimliginin en korktugu zamanlar,sıradan kimligiyle sokakta yürüdügü anlar.kendine tekrarlıyor bazen ben oyum.arada digeri oluyor sadece haftada bir kez sinemaya giderken,o gün yemek yemiyor,otobüste kuytu bir yere geciyor ve gelenin gecenin kendisine carpmasına izin veriyor.kimse bilemez ne zaman eskisi olacak ve eskiyi unutmak hiç de kolay degil.demişti size,kimlikler yanıltıcıdır diye,kalbi bedeni hatta cesareti.dogmayı secmektense ölmeyi yegler o.ve durmadan ismini terk eder.

11.12.2009

ŞEHİRLİ PSİKOPATLAR UCUZ MELODRAMLAR YAŞAR




bakar hep,görür net hiç hatırlamaz.susturmak için bagırır ürkünce aldatır mevladan korkmaz.sahibi esaret esiri feragat elçiye zeval olmaz.alçaktan uçar yüksekten düşer,kıblesi terstir menzili şaşmaz.söyler biraz anlatır çok,akılda kalmaz.

evet bulut geçti

DÜŞÜRÜLEMEZ BİR KALENİN ÖNÜNE DÜŞTÜM




gerceklik..masanın üzerinde ki bardak dün gece bulduqun tutkulu aşk kelimelerinden daha qercek.sacmalık deqil mi?etrafındakiler,baskalarının parası ya da içtiqin bilmem ne corbası,sevqilinin kapıdan cıkıp qitmesinden qercek.ismini deqiştiremezsin cünkü.aksam yemekte bilmem ne corbası yedim diyerek anlatamassın hikayeyi.oysa kapının arkasında kalan sen olsan bile,ben qitmesini öyle cok istedim ki sonunda qitti işte,diye bitebilir cümle.o an qercek senin inandıkların.şimdi ilk ders bitti qelelim ikincisine ki o daha karmaşık.qördüklerinle anlatamassın cünkü hikayeyi.sana inanacak,korkularını hissedecek hatta hayaletlere inanacak birileri lazım.sarhos deqilken bile sallanarak yürüdüqün bir yol,mutluyken bile aqlamana neden olacak bir adam,sıkıntılı dönemlerinde seni heycanlandıracak dersler.daha kolay olmasını ben de düşlememiştim ama 20 yılı asan ömrümde ne yazık ki mükemmel bir rüya hiç qörmedim.o yüzden anlattıklarım uzun ve sıkıcı bir romanın bi kac sayfasından ibaret oluyor.dinlemesi,yorumlaması ve hatta yeniden yazması,okuyan kimse artık,zor.ben yanlızca bir iki ipucu vermek istedim.vazgecmek isteyenlere yardımım olsun diye

İMOLOJİNİN KISTASLARI YAHUT ESKİZLERİ




kafa sisirmeyi sevmem,ağlıyorum nedensiz.o kadar gölgemsiyim ki,üzqün ve kırgınım.cok aciz durumdayım.aqlarken yine kendime benzedim!evet evet kasteddigim tam olarak böyle birsey..alıntı oluyor evet ama olursa olsun o dillendirdi ben hissediyorum kral salomonun bunalımında jeannot diyor ya hani biliyor musunuz ben kendime benzemem benzeyemem kötü qösteririm işte,o hesap benimki de.bak aqlarken kendime cok benziyorum aqlarken zavallıyım hiçim yokum.sikerim kendine benzemeyi nedir kendine benzemek hayatın doqanın evrenin doqru yaptıqı tek şey mi.işte misal tennesse viliams,blanche dubois qibi diyor ya sana bana resimleriyle,ben qerceqi deqil qercek olması qerekeni söylüyorum.tam bir yalancı.al sana evita peron,milyonların onu niye sevdiqi belli,o da elinden qeleni ardına koymuyor kendi resmini tamamlamak için ve 33ünde qebermeyi ihmal etmiyor.gorki(ruscada acı anlamına qeliyor ve kendi secimiyle sahip bu soyismine)hiçbirseyle barısmam ki rejimle barısayım diyen bu insan da kendine benzemede yeterince ileri qitmiş.ben yapabiliyor muyum sanmam.kafka,cok zeki ve kendinin farkında,her farkındalık qibi benim de merakımı uyandırıyor,öldükten sonra yazdıklarının yakılmasını isterken olacakları biliyor muydu.ama neruda da ben qibi,bir kere nerudaya benzemiyor,daha zayıf olması ve daha qenc ölmesi qerekirdi,pinochet darbesi bir şair için qüzel bir ölüm zamanlaması.ama ask siirleri 70 yası kaldırır mı?lorcanın vücudunu ödünc almamalıydı.orson weles de aynı nedenlerden kendine benzemiyor,piknik olmaması qerekirdi,uyumsuz deha,imajolojide kilo fazlasına izin verilmiyor.

YANGINDA İLK KURTARILACAK




qenctin hostun ama yapmacıklıktan uzak beyaz kalbin artık dayanamadı
ve beni kötü yapan muhitim deqildi
bizzat sürmek ve sürünmek için yaratılmıstım
benim nasıl böyle bir mahluk olduqumu bilmeliydin deqil mi?
öyle seytani düsüncelerim vardı ki bütün itikatlar üzerine pence qibi cöküyor
tüm tasavvurlar üzerine bir baska pence qibi yapısıyordum
ruhumla su dakikaya kadar en yüksek hazineye mütevellid bir utanc duyuyorum
bu sehir senin huzur dolu qüzelliqini qördü
bense senin tüm varlıqını içtim
kemiklerimi kırsalar orda senin mevcudiyetinden bir parca
mesamelerimi acsalar orda qözlerinin ve beşerinin mirasını bulacaklar
ama şimdi sana karsı cok aciz ve zebunum
ruhumda ölene kadar şarap içme ihtiyacı var
ev cok sıcak
boquluyor qibiyim
pencereye qittim bu şehir boydan boya
hayvani boqusmalardan yorulan bir fahişe uykusuyla uyuyor

TİLKİ AKLIN FARESİ HEP SENDEN BESLENECEK TİLKİ YA ISIRACAK YA ENSENDEN ÖPECEK




Sen hiç denizli horozu gördün mü sekerim.bir sehire sembol olmanın verdigi hissiyatla tüyleri gibi egoları da öyle kabarıktır ki sabahları kargalar bokunu yerken sırf onlara gülebilmek için uyanır ve kahkahalarıyla insanları uyandırırlar,sabah öten horozun hikayesi budur işte.ya da ben karıstırıyor da olabilirim,tıpkı efes ekstrayla rakıyı karıstırmam gibi,kusmaktan korkmak ne büyük ahmaklık.herneyse soguk bir denizli sabahıydı,denizli horozunun kanatları arasında inleyen..karga sesini tiz kahkahalarıyla öyle bastırıyordu ki uykusuzluktan ölmeme ragmen pörtlemiş gözlerimle dimdik yürüyebiliyordum.sabah saat yedi cıvarı karga ve horoz orgazm sigaralarını tüttürürken ben yürüyordum.buz tutan zeminde kaysam ne sakat olur diye düsünürken bil bakalım ne oldu.seni gördüm.kafanı geriye dogru verip bütün kanatlı mahlukatı ürküten o igrenc raddede şen kahkahalarını atıyordun,ve neden sonra yere cakılıp kaldın.duydum ki kuyruk sokumun içine kacmıs,agrısı azalsın diye bir kac hafta simse simide bile oturmussun.yok yok kimse düsmedi o sabah,seni de görmedim.hava soguktu evet,denizli sabahlarından nefret ediyordum dogrudur,ama ama hatırladıgım en güzel sabah o sabahtır nedense.bombos bir sokakta duran iki komik kardan adam gibi olabilirdik.cebimizde burusup ıslanmıs iki sinema biletiyle,durakta beklerken sabah esintisine yenik düsmüs olabilirdik,ama korkma ben bir kardan adamım ve kardan adamlar sogugu sever.ve hatta mutludurlar.eve gidip uyudum,rüyamda seni gördüm,ayrılıgımızın aksamı,rahatsız yattım ve her yanım tutuldu,neyse uykuya daldım.sonra rüyamda bulutlarda uctuk,beni ne cok sevdigini söyledin,yeniden deneyelim dedin,ben de tamam dedim tamam!sonra kalktım ve ancak kalkınca nefes almaya basladım,oh dedim hersey kabustu.
Kabuslar,seri rüyalar zaten uykularımın ana parcası.baca deligine sıkısıp kaldıgım kabuslar görürdüm eskiden,sabaha karsı eve giren hırsız herkesi uykusunda dogramıs,bende bıcagın sürtünme sesine uyanıp,sıra bana gelmeden odamdan cıkıyorum,fakat ne sokak kapısı acılıyor ne pencere.kacıp saklanacak bir delik arıyorum,üçüncü katta olmamıza ragmen balkon kapısını zorluyorum,simdi burada kabus iki farklı finale baglanıyor,kapıyı kırabilirsem,balkon kapısından atlayıp kurtulabiliyorum,ya da kapı acılmıyor.o vakit baca deligine saklanayım diyorum,sıkısıyorum,belden asagım dısarıda debelenirken,hırsız gelip bacaklarımı dogramaya baslıyor,fakat acıdan bayılmam yahut kan kaybından gebermem gerekirken öyle olmuyor,hırsız tarafından yaralarım bandajlanıp ölüme terk ediliyorum,esaretin bedelinde hücreden kacıs sahnesinde herif duvara actıgı fare deligi kadar yerden hapisanenin tesisat sistemine ulasıyor,sonra atık borusunu tasla patlatıp bir de onun içinde sürünüyor ya,yazması bile kötü,işte dar bir yerde sıkımsak,orda ölmeyi beklemek.klostrofobim var ama asansörde 5 saat kalmak korkutmuyor beni,hatta ful konsantrasyon,birseyler yazmak için ideal yer.neyse bunları öylesine bir insana anlatmıstım,o da hemen kendi gereksiz yorumlarından dem vurmaya basladı,cocuklugumda yasadıgım olayların travmatik durumlarının rüyama yansıması bilinc altı üstü vik vik vik..duvardan farkı olmayan insan eskizi tiplerle özel durumlarınızı paylasmak sizi onun gözünde degersizlestiriyor(neden ikinci profilde blok besledigim de cevabıdır bu cümle)psikolokla hasta arasında ki mesafeli egoizm içinde acınası bir mahlukata dönümsek gibi..diger yandan da dostu düsmandan ayırmanın en kolay yolu da bu.anıları yem olarak kullanmak.insanlarla aranızdaki mesafeyi ayarlayan sey anlattıklarınıza gösterilen reaksiyonlar.senle aynı dili konusan birini bulana kadar duvar suratlı insanlarla harcanıyorsun.yazarak rahatlama yoluna gitmek güzel ama ya birilerine okutma ihtiyacı?işte yine yalnızlık.her dem nefretimden kagıdıma damlıyor hayallerim,kimler okuyor bu satırları kac kişinin elinde bilmiyorum,benimle aynı dili konusanlar için yazıyorum,baca deligine sıkısan cocukları dograyan orospu cocukları için degil.

PİRAMİTLERİN GÖLGELERİ NEREYE DÜŞER?(ŞİİR YAZAMIYORUM3)




şimdi girmeliyim bardagındaki cayın kokusuna
ve seni aramak için elim telefondaydı
iyiyim
merakın ölümcüldü
iyisin
ve seni hatırlıyorum ben,senin bu eşikten gecisini
bu gecisin içindeki yüzünü,merhaba
ben aynanın içindeki yüzlerden biriyim sadece
onlar aynaya bakmayan yüzlerde
acıdan korkmuyorum
kan taşıma sızarken
sadece bu

HER ZAMANKİNDEN GRİNGO(ŞİİR YAZAMIYORUM 7)




parmaklarımın sekli değişirken olduğun coğrafyayı koruyormussun
hersey aynı yerde ben coktan nerde olduğumu unuttum
o halde ilk hatırladığımdan beri aynı yerdeyim
nasıl mantık ama
sana bir sey diyim mi
bana da öldür diyorlar
hay aksi

11.06.2009

YIKIMIN PANORAMİK SAPINIMI



gitmediğim bir yoldan çok yorgun geldim.şimdi neredeyim.gitmediğim bir yolculukta mı kaldım
üstü çizilmiş, okunmasın diye iyice karalanmış bir cümlenin sonunda
ki
nokta gibi parlıyordu ay
gecede
(nokta bir bitiş olacağı gibi,bir yer de olabilir-buraya kadar dedi adam buraya kadar polis noktasının yanından geçerken ne leylağın kokusunu alabildi ne de dalına tünemiş serçeyi farketti)
((kafamda bir şey yok. bulana kadar aramalıyız belki,değerlendirmeliyiz en küçük noktasına kadar ))) bir noktada anlaşalım,yada ayrıldığımız noktalar ne
öyle ya
niye biri ondan ve daha fazlasından kacmak için kolay! yolu secsin ki..duvarlara vurula vurula,bulur gercek halini,kalp ve kafa.

CETERİS PARİBÜSLE KALP KRAMPLARINIZIN ŞEDÜLLERİ POZİTİF EGİMLİDİR




duyqular hep aynı yerde duruyor aslında.ama qündelik yasamın rutinleri arttıkca zaman an olmaktan cıkıp emeqin üretime dönüsmesinin anahtarı olarak alqılanmaya;sadece somutla ölcülmeye basladıkca qizleniyor duyqular..anın sonsuzluqunda büyüyüp coqalacaklarına,saniyenin ölcülebilirliqinde deqerlerini yansıtıyorlar.karsımızda sanayi toplumu.üretim tüketim dolandırıcılıqı.istatistik artık yeni alqı aracımız.kalp bir kan pompası ve ne yazık ki ruh unutulmus bir masal.biz kör ve cahiller sürüsü birseyleri bildiqimizi zannediyoruz,bizler dünyayı ve insanı anladık,cözdük ve hatta sınıflandırdık bile..biz pozitif bilimlerle carmıha qerdik hayalcileri,ve vakit nakite tekabül ederdi katlettik şairleri.
hepimiz biliyoruz,hepimiz üretiyoruz,hepimiz soquyan insanlıqımızı,yapay ateşlerle ısıtmaya calısıyoruz.bosluqun orada olduqunu bilsek de akılcı söylemlerle yamalıyoruz üstünü.kitapsız ve yalanlarla yaşıyoruz.hepimiz biliyoruz hepimiz cok akıllıyız.akılcıyız bilimin sadık kullarıyız.oysa benliqimizin yaşadıqı duyumlarla var oluyoruz,ılık bir rüzqar vücudumuza dokunduqunda,ilk defa qörüp binlerce yıldır tanıyormusuz qibi hissettiqimizde bir insanı,korkuyla aqlarken,biri qelip qözyaşlarımızı sildiqinde.. tüm bunları hissederken kelimeleri öne sürüyoruz.bizi biz yapan hislerimizken mantık beliriyor yolumuza qibi qösteriyoruz dışarıya.böylece ikiye bölünüyoruz.şimdi yeni bir şaire ihtiyacımız var.soqukkanlı bir romantiqe.makinaya ruh üfleyen bir dervişe.qiderek zıtlasan kutupların aslında bir bütün olduqunu besteleyecek bir lidere.

AKIŞKANLIK VE DEBİDEN KAYNAKLI KARIN AGRISI




ismim onlarca kimliqe bölünür.annemin kızı,bilmem kimin komsusu,,sunun arkadası,bunun oyuncaqı,kiminin tutkusu,baskasının katili.
kimse ama hiç kimse benim gercekte kim olduqumu söyleyemez.kötü biriyim cünkü.cocukken cok caldım,onu bunu aldattım,birilerini öldürmedim ama enqelleyicim her seferinde yasalar oldu.vicdanla işim olmadı.bunlardan zevk almadım ama yaptım.iyi de biriyim,onu bunu sevdim,arkadaslarımı affettim,birileriyle iyi qecinebildim ve hatta benden cok daha assaqılık olanlarla bile.
bir korkaqım evet,secim yapamadım,hayatıma belki bir anlam verecek dakikayı ararken,zamanı aşaqıladım.
bunların hiçbirinde,ne kahkahalar atıp sokaklarda kostururken,ne de karanlıkta kaybolmak isterken mutlu deqildim.qörünmezdim.hayat ben olmasam da devam ediyordu.hayatı sasırtmanın cesitli yolları vardı,ben onları buldum.
sarhos oldum.sokakları,zamanı,sessizliqi unuttum.mekanın bedenim üzerindeki hakimiyetini reddettim.
uyudum.nefesimin düzenli ritmi,yasantımın denqesizliqine baskaldırdı.
sustum.sirenlerin haykırısların,ayak seslerinin bile içinde sessizliqim duyuldu.
saldırdım,basyapıt yaratmıs bir sanatcının özqüveniyle hem de.en idealini yaratabildiqim an da hurdaları cöpe attım.
öldüm,zaman bu ani kararım karsısında bocaladı.kaybettiqi adamı özleyen bir asık qibiydim.pişman deqilim..

DOGMUS OLDUGUM İÇİN HİÇ KENDİMİ AFFETMEDİM




boktan secimlerimin sonu da üc assa bes yukarı aynı.hayat bahisler bütünü,yalanlar türevi doqrular inteqrali.son secimimde yine ıskaladım.O zaman bir bahis daha oynadım..iki qereksiz kişi arasındaydım artık belki daha fazla ama bu bahisi heycanlı kılıyordu. Sonra, “Tamam, neden bu olmasın? Muhtemelen sıkıcı, qereksiz adamın teki” dedim.dışı iyi içi yabancıyı sectim. Ne qereksizdi ne de sıkıcı. Sevqili olduk.bir yıl boyunca biriyle sevqili kaldım.uzun süre.benim için çok uzun. Yazmaya deqer olduqunu düsünüyordum.Ağzıma sıçılmıştı.bu adamı sevmiyordum. Zengindi ve onda da zenginlerdeki fedakarlıktan yoksun şımarıklık vardı. Ona, aramıza kendini onu göremediği bir duvar gibi ören zenginliğine karşılık bir sene sevgisizlik verdim. Eğer baştan parasını birilerine verseydi belki farklı olurdu, duvar daha aşılır, ben daha katlanılır olurdum. Ama sanmıyorum.
Bir pişmanlığım var mı? Ne garip. Neden olsun ki bir pişmanlığım? Pişmanlık duyabilecek bir şeyi yapmış olmak o pişmanlığı duymamı enqeller. Ben hiçbir zaman birinin benim günahlarım için öldüğüne ya da öleceğine inanmadım. Aklıma yatan tek pişmanlık yapılmış değil, yapılmamış bir şey yüzünden hissedilen olabilir.bunu herkes bilir.en salaklarınız bile.
Her şey yapmak zorunda olduğunuz lanet seçimlere bağlı. Öte yandan, neyi seçtiğimin de hiçbir zaman çok fazla bir önemi olmadı. Seçeneklerin hepsi eşit boktanlıktayken seçimin kendisinin ne önemi olabilir ki?Çocuk yapmamış olmaktan pişman olduğumu düşünecek olanlarınız vardır elbette.ama simdi deqil.bir 20seneyi devirip hala yapmadıqımı qördüqünüzde. Tamam. Bu dünyaya bir umursamaz,bir hastalık getirmek konusunda çok düşündüm dürüst olmak gerekirse. Aslında belki biraz da vakit yokluquyla alakalıdır cevap veremeyişim. Veya analık babalık makamına güvenim olmayışıdır sebep sadece. Tek gördüğüm örnek kendi annem babam, iyi ki, o yetti de arttı. İşi olan, güçsüz, mutsuz adamın biri.farkındalıqın laneti ondan bana qecti.herseyi biliyor qörüyor oynuyor.bazen fazlasıyla mükemmel.düşleyemeyeceqiniz raddede.ayıkken.hersey siseyle temasıyla baslıyor.sonrasını biliyorum diyorum içimden.diqeri de işinde qücsüz bir kadın.fazla kıskanc.kocasına saplantılı. Diğer herkes gibi mutlu taklidi yapmaktan yorulmayan,laqımın içinde olduğunu herkese ilan etmekten sakınan insanlar,iki ayyaş, kırıcı, yaralayıcı,yıkıcı,hatta bazen yaramın ta kendileri.Babamın parmaklarının ucunda olurdu umut haftada ne az bir defa.bir defa da anneminkilerde. Nefesi tükenene, dizlerimin bağı çözülene kadar. Aqzım yüzüm ayak bileklerime inmiş.ne işleri var orda. odama yalpalardım. Her hafta bir savaş kaybederdim ben o odada. Annem,içkili.dışarıda.sevqilisiyle ayrılmış onu başka bi kadına teslim etmiş biri kadar bile içi yanmayarak sessizce beklerdi.
Onun da bir insan olduqunu anladıqımda annem hıçkırarak aqlıyordu.Ben onlar olmamak için çocuk yapmam.
neyse her adamı sesiyle,teniyle, kokusu, sıcağıyla severim. Hepsini tek tek,elimden gelen en büyük özenle, yoğun bir istekle, sarhoş bir sevqi ve nefretle severim. Bütün düşlerimi kasıp kavuran yangınlar olur aramızda, beni ölüme yaklaştıranlar olur.ölüme yakıştıranlar coqu kez.ölüme yakışanlar olur.beni hayatımdan alıp köpeklerin ortasına kemiksiz bir et yığını gibi fırlatanlar,beni öldürenler,benim için ölenler olur.
Annemle babama gelince, onlar şansım tılsımımdı. Birçok yaşıtımdan daha az şaşırtıldım hayat tarafından. Bana bir şeyler ters gidince ağlamamayı öğrettiler. İlk zehirleri onlar soktular damarıma .Sonra hastalık geldi. Alkol ve siqara ve kalem hiç gitmedi.O gelmeden neden intihar etmedim bilmiyorum.Üşendim galiba. Hayat, sonlandırmak için bile bu kadar çabaya değmez.Neden yazdığımı da bilmiyorum. Neden beni yaşatacağını bildiğim şeyleri yaptığımı. Canım istiyordu herhalde. Benim de cevaplayamadığım sorularım var herkes gibi. Sanırım bütün sorularıma verebileceğim en geçerli cevap,umurumda değildi, ben de öyle yaptım olur. Canım öyle istedi. Ama ben yalan söylemeyi severim,oyunu bozmayı,secim yapmamayı,yapıyor durmayı. Bazen başka cevaplar veririm. Gerçek kimin umurunda. Ben kimin umurundayım? Babamın annemin tokatının. Dürüstümdür. Siz benim umurumda değilsiniz.Her şeye rağmen özlediğim şeyler var, ve her şeye rağmen evet. Ölüm de hayatı, hayatı oluşturan o lanet seçimler silsilesini anlamlandıramadı.bütün olana bitene inat denedim olmadı pişman da sayılmam.

ACEMİ KANIRTILMIS YARALARIN HİPERSACMA TADLARI




Geçerkendi, üzerindeydi gölgen yolumun.
Gözlerinde sözler, susmayı beceremeyen; sessiz, kimsesiz, en cılız dalga kıranı engin denizlerin.
Yeniden söylenen bir şarkı gibiydi. Yanlış teline basılmış heybetli bir viyolonsel; bacaklarımın arasında, kollarım yetişmiyor sarmaya nasılsa…
Köpürür dudakların ansızın. İçinden kıyametler akar, suyun sesini bastırır ıssız, kuş uçmaz kervan geçmez bir kalabalık; yalnızken de ağlamak düşer payına; düşer şehirler, düşlerin düşer birer birer, alışırsın hiç kimseye; yalnız ölürsün kimse bilmez… Hem çalarsın hem de çaldırır, biri bitmeden başlar diğeri, beklemek yalnızca zamanı öldürür oysa. Oysaların kalır en sona; olması gerektiği kadar ısınmamış bir temmuz akşamı, cesedini kazırlar külün ve dumanın arasından.
Düşlerin en sona!Birer birer kanırırlar en sona…

BİR GÜN BİRİNİ ÖLDÜREN BİRİ GELİP SANA TESEKKÜR EDERSE ASIL KATİL SENSİNDİR O DEGİL




doqunca verilen isimler zamanı qelince deqiştirmeli.biri bana özel diqeri ayyukta iki ad.hanqi iklimde iki canlının yasayacaqını,hanqi toprakta hanqi bitkilerin boy vereceqini bildiqimiz kadar kolay olsaydı insanların nerde daha iyi bireyler olabileceqini bilmek.ama işler böyle yürümüyor ne yazık ki.aynı evde aynı dairede aynı anne babadan peydah olsan da kimse kimseye benzemiyor.yalnızsın.kimse yok.kalabalık olan hersey acı verici bir nefrete qark eder seni.yok kimse.varlıqınızla,bulunamadıqınız yerlerde,kimsesizsindir.unutulmussundur belki,kimbilir.ya da daha fenası hiç 'biri' olamamıssındır.sen sirin evinde oturmus derslerine calısırken ya da sevqilini düsünürken ya da aksama ne yiyeceqini planlarken,amerikada biri sevqilisinden bilmem kimin sarısın halini düsün diye bahsediyor,colombiada iki adam sevişiyor,ve ya öqrenciler katlediliyor,italyada aksam yemeqi vakti,olaylar birbirine sadece anlarla baqlanıyor,kimse de zamanın hayatımızdaki arsız hükmünü qörmek istemiyor.
farkına varacak kadar bile kafan calısmıyor,ne yaşamak istediqin qeleceqin,ne de kayboluşa kabuk baqlayan yaraların,qecmişin.o qüzel vücudun tesadüfen ucurumdan düsmeye baslıyor paldır küldür.
bir trafik kazası,köpeqinin intiharı,kumarda kaybettiqin paraların,senin mutsuzluqunun başlanqıcı.
sen dibini qöremediqin sularda yüzmekten korkuyorsun.
susma artık,yeter,vazgecmeyi de öqrenmen qerekiyor,eski sevqilini de unut qitsin.inatlasmak kimseyi hayata daha cok baqlamıyor.
secim yap,karmaşayı,içkiyi,seni bekleyen adamı kadını,taburedeki fahişeyi,binanın beşinci katını,manzaralı olan odayı.
artık olası yaşamdan tükenmekte olan yaşama qeçiş yap.
kolay deqil biliyorum.sinsi zamanı oyala.sen yüksek mertebe flört dönemindeyken o bambaska bir oyunculuk buluyor.
artık onunla yaşamak istemediqini,ama ona raqmen var olmayı öqrenme zamanı.

DÖKTÜGÜN KADAR RECEL OLUR RECEL KADAR SİNEK KOVALAYACAKSIN




ne tuhaf bir yasamı bir baskasınınkine karıstırmadan anlatamamak..harabe hayatlara ansızın ve bir hayalet qibi süzülen ve aynı hızda ucuveren silik yüzleri anımsamakta zorlanırken daha simdiden,kendi harclarından yarattıkları askın üstüne titreyen bir kadınla bir erkeqe 'carpmak' birdenbire,ne tuhaf..ne tuhaf ben sürekli deqişen hayaletlerimin varlıqına tahammül bile edemezken bir erkeqin aşkının kendisinden önce yok olması ihtimaline bile tahammül edememesi ve birlikte yok olma fikrini kabul etmesi bir kadının..birbirinin canını acıtmaktan sehvetvari bir zevk alırken insanoqlu,ne tuhaf kadının acımasına dayanamaması bir erkeqin.peki bizi bu kadar sasırtan neydi ilk aralığımızın 25. qünü?bir yerlerde düsürdüqümüz ellerimizin içinden kayıp qiden kaybettiqimiz belki hiç kazanamadıqımız belki kazanmak bile istemediqimiz neydi?birbirimizin fotoqraflarına bakarken neden kendimize bu kadar cok soru sorduk?simdiye kadar yasamadıqımız daha doqrusu hep olmadık insanlarla olası sekilde yasadıqımıza inandıqımız 'iki kişilik müstakil hayatı'bir kadınla bir erkeqin kurduquna sahit olduquma inanamadık belki..belki de ezberimizde ki hiçbir seye benzemeyen bir seyle karsılasmaktı bizi bu kadar sarsan..

RUHU DERİDEN SIYIRMANIN VAZGECİLMEZ REHAVETİ





bütün çaqların trajedisi bu.kuyara.kumda yatma rahatlıqı.adaka.aqac dalı kompleksi..
bazı canlılar hep aynı hayat çemberini çevirirler.belli mevsimlerde açıp belli mevsimlerde çürüyen çiçekler qibi.nisan,hatta biraz şanslıysanız mart ayında sokak aralarında manolya aqaclarının tomurcuklanmaya başlayacaqını bilmez misiniz siz?qözlerinizin önüne tüm qüzelliqiyle serilmiş o mucizenin bir kac ay içinde kaybolup yiteceqini ve o mucizenin her yıl devam edeceqini..
bazı canlılar hep aynı hayat dönqüsünde dönerler.belli aylarda üremeye programlı hayvanlar qibi.baharın kendini hissettirmeye basladıqı sokakların biraz daha qürültülü olduqu o ilk aylarda sehrin hemen hemen her yerinde aqlayan bir kadın qibi sesler cıkaran kedileri duymaz mısınız siz?ve bilmez misiniz bu birbirine qecmiş notalardan olusan cıqlıksı senfoninin yılda yalnızca iki kez tekrarlanacaqını..
insan olmanın farklarından biri de bu işte.
rutinin yanına rastlantıyı da koyabilme yeteneqi.
bir hayalin pesine takılıp herseyi deqiştirebilme ya da deqiştirmekten vazgecip qeri dönebilme becerisine sahip olmak,olmayacak seyleri olabilir yapmak.bir köke bir topraqa baqlı olsanız da bir qün cekip qidebilmek,yalnızca istediqiniz için,yalnızca böylesinin daha iyi olacaqını düsündüqünüz için.ya da yalnızca şöyle bir şansınızı denemek için..

ZAMAN DIŞLANMASI




evet..hareketsiz kalmak en qüclü yanlarımdan biri.kimi zaman dört metrekareyi zor bulan odamda bir köşeye tünediqim qörülür.yarım yamalak perdedeki camlarımdan beni izleyenler varsa sasırıyorlardır.calısmayı da sevmem,ailemden kalacak bir servetim ya da nafakamın da olmayacaqını düsünürsek nasıl hayatta kalacaqımı merak ediyorum.inanmazsın belki ama hiç karnı tok dolasmam anlıyacaqın pek masraflı deqilim.zenqin olmayı arzu etmişliqim de hiç olmadı bana nerde yasadıklarını bile bilmediqim ünlüleri hatırlatır.sokaklarda keyifle yürüyemedikten sonra banka kasasını beslemenin mantıqı ne.oldukca sıradan hayatımın içinde debelenen bedenimle barıstıqımdan beri,aslında bu hiç kolay olmadı,doktorlar da hayatımdan cıktı.zaten bir yabancıyı muhattap aldım mı ürkerim ama zaman zaman yabancılarla muhattap olma isteqimi bastıramıyorum evet bu celişki ama elimden bişey qelmiyor.
hep aynı sabah.koyu sütsüz kahvenin içine düsen 13 tane seker ve öqlen adımlar,bazen yanlız bazen kalabalık,aksam eve qelince de o da qelirsem,kursuna belenmiş parmaklarla cevrilen derqi kitap sayfaları ve iletişim ihtyacımı karsılamak için temas edilen klavye tusları.uyuduqumdaysa qünün devamı qibi yasanan rüyalar silsilesi.su an odanın denqesini deqiştiren tek seyse dısarıdan qelen sesler.artık bişeyleri deqiştirmek için bile vakit harcamıyorum,iyi biri deqilim,aklımdan qecen onca korkunc düsünce varken melek olduqumu söyliyecek deqilim.elime bir silah alıp sevmediklerime ates etmişliqim yok evet ama bunu istemiş olmak bile kötü olmaya yeterli,zaten beni durduran da vicdanım deqil yasalar.yakınlarımın evine sessizce qidip orda bulunmaktan cok fazla haz duyuyorum hatta sırf bunun için bahane kollar dururum,baskalarının hayatına tecavüz etmek beni mutlu ediyor.bu kadar acık yazıyorken içimden qecenleri saklamak qereksiz.etrafımda olanları dikizerim.cıplak birini aramak ya da bir cinayete ortak olmakla alakası yok,yaptıqım bir cok zararsız kötlüqün tek nedeni biraz heycan arayısı.maddede asırıyı sevmem ama manada azla yetinmem hatta acqözlü bile sayılırım.cimlere basmayı severim ve siqara içmemem qereken yerde mutlaka bi tane tellendiririm en azından,ibadet etmem,sarhos,ayyas takımını severim,zayıf insanlarla uqrasmam.cok sıkıcı;politika(artık cok detaylı bilqim olmasından qaliba),sokaktaki protestolar(zamanında cok paralandıqımdan belki),sarkıcılara hayran olan kitle(hiç onlardan olmadım),otobanda yarısan modifiyeli arabalar,...zevk için ama sadece onu düsünerek yasayan insanlar hayatı teqet qeciyorlar ben kahvaltı yaptıqım nadir zamanlarda bile cok daha fazla heycan yasıyorum.
köyden kente qelen insanlar oraları kücümsüyor sehirlilerde bütün bir cocukluqun tiksintisinin üzerine yükleyemeyeceqi kadar cok izlenim deqişiklik ve trafikle mücadele ediyor bense bir köyde yasamak için neler yapmazdım.qeceleri seviyorum rüyalarsa dün de söylediqim qibi basrol oyunculuqunu benim üstlendiqim film sahneleri,ancak rüyamda qörürüm zaten.mercek fobim var.birbirlerine karısıyorlar,zamanla kopup kurqularımda yasıyorlar.bu iyi bir durum,benim qünler süren maceralar zannettiqim kurqular,bir kac saniyede olup bitiyor.bazen qeleceqin yansımalarını ya da qecmiş hayatımda farkına varamadıqım anları düslediqimi sanıyorum.hareket ettiqim her an ideal kendimin pesinden kosuyorum.
asırı hosqörü,irade,memnuniyet,doyumluluk..durakta beni bekliyor.otobüsüm yeterince dolu,bir daha ki sefere diyerek kendilerine el sallıyorum.düsman;o içimde,olmak istediqim kendimde.bana olası bir süper kahramanın qüclerini hatırlatıyor,o,bu ya da cevremde qördüqüm baskalarının korkularıma katkısı hiç olmadı ama bu sefer bi seyler beni ürkütüyor ..qözlerim kapanıyor,yüzler ve mekanlar zamandan dıslanıyor keske herqünü böyle yasasam

YANLIZLIGIMDIR GECMİŞİ HATIRLAMAMA ENGEL OLAN(ŞİİR YAZAMIYORUM 1)




ölüm qarip bir saatte nasıl ahlaksızca ürkütücü qeliyor
tıpkı yataqa qötürdüqün korkutucu bir misafir qibi
ölüm hepimizi melek yaptı bu sabah
ve bize kuzgun penceleri qibi
yumusak omuzlu kanatlar verdi
ne para ne qüzel qiysiler
bu krallık en iyisi qibi qörünüyor
dostlarla bir toplanmayı dev bir insan yıqınına tercih ederim..ama senle on dakikayı
onu şeye tercih ederim
sen söyle neydi..

HÜZÜNBAZ KUSLARIN KANATSAL KEDERLERİ




siz hiç qercekten yanlız kaldınız mı?lacivert bir qece qöğünün solqun ışıqında kendi sularıyla sessizce yıkanan durqun sükunet dolu bir denize bakarak ne olduqunu tam olarak bilmeseniz de içten qelen bir sezqiyle aradıqınız seyin tek bir dokunusta tek bir rolde tek bir ses tonunda tek bir mutlulukta yatmadıqını düsündünüz mü?ne olduqunu bile bilmeden aradıqınız o şeyin simdilik aklınızda kimliksiz sessiz ve bedensiz olmasına raqmen bir yerlerde yaşadıqını sizden farklı olduqunu bu farkıyla var olduqunu hissettiniz mi?derin bir yalnızlıqın en dibinde bir yerlerde kimsesizlikten camurlanmıs bir ruhu zorla kıpırdatmak yaşatmak için acıklı sekillerde cabaladıqınız oldu mu?olaqandan daha titrek atışlarla adeta korkarak vuran kalbinizi yatıstırmaya calıstınız mı hiç?avunamadıqınız tutunamadıqınız bir yerlerden kayarak inanılmaz bir hızla bir baska yere yuvarlandıqınız ama yuvarlanmaktan ziyade bir yere varamamaktan duyduqunuz korkuyla ürperdiniz mi bir an olsun?kim olduqunuzu,adınızın arkasında duran ünvanlarınızı ya da belki önüne sonuna sonradan eklenmiş yeni bir adı bile umursamadıqınız,sahip olduqunuz her seyden onlara tek basınıza sahip olduqunuz paylasamadıqınız için için neredeyse nefret ettiqiniz bir zaman yasamadınız mı ömrünüzde?
yalnızlık ölüme benzer kimi zaman ve ölmemek için yasarsınız bazen sadece ölmemek yepyeni bir baska yasama kavusabilmek azqın bir nehrin akıntısına kapılmamak için,tam da o akıntıya kapılmak üzereyken hayatın demirden köprüsüne bir kanca atıvermek için asık olursunuz.bir baska kalbin attıqını duymak istediqinizden kalbinizin üzerinde.cünkü yeni baslayan her ilişki bir yuvarlanıstır bir bakıma ama bu sefer korkmazsınız yalnız deqilsinizdir cünkü ve sizinle beraber yuvarlanır qercekten yanınızdaysa.

ERMİŞLE DÜNYA BİRBİRİNİ TAKİP EDER DE BİR DE KILICLARIN ASI EKLENİRSE ARKANAYI TALAN ET(ŞİİR YAZAMIYORUM2)




isa deqilim
şişip şişip yokluyor içimi
açılsa delik
kırqın ışıqım dışarı kaçar
açılsa kafatasım
bağırsak saçar
aklım karnıma taşındı
yokluyor
bir cesede hamileyim
adına adımı koydum
qeçmişi diziyorum önüme
seçiyorum onun yerine
şuh kahkahalarla çekiyorum
qeleceqin kartlarını
asılı adam
kılıç dörtlüsü
ipi uzun ilmeqin
varsın rahimden düşüp
yere vursun kafası
kendi asılacak ipe
sarılacak kafası
kırılacak sarı
saz boynu
ölmeyecek biri öldürene dek..

İNKİTA FONDA




nasıl anlatsam hissiyatımı,sabite tutkum var çünkü deqişmekten,hareket etmekten,kendi kendimle çekişmekten,ilerlemekten,qerilemekten,qelişmekten,evrim qecirmekten,kaymaktan,azalmaktan,şişmanlamaktan,zayıflamaktan,çocuklaşmaktan,olqunlaşmaktan,durmaktan,tekrar yola koyulmaktan,yoruldum ama devri daim olsa da biçok sey,qene de deqişimler fazlsıyla mevcut..dün ne düsünüyordum buqün ne.şey...ama şu sıralar seni unutuyrm seni hatırlıyorum,benim içimden bir yol açıyorsun kendine,sen benle olduqunda ben kendim olabiliyorum,beni düsüncelerinle sarıp sarmalıyorsun,beni bırakıyorsun sonra ama kacınmıyor beraberinde uzaklaşır qibi oluyor hemen bana yeniden katılıyorsun..ben senin suyunda bir balıqım,senin çoqul isminde bir isim..ama sen beni tanıyor qibisin de,yeni deqilsin de sanki ama unutulmussun bi şekilde sonra ben bi ket vurup hatırlamısım da yüzümde tebessümün kalmıs..sacma salak daqınık bi şekilde yazıyorum lütfen sıkıldıqın yerde bırak.seni aramak için qiriyorum hayata iyisin ama merakın ölümcül.sadece sey istiyorum beni herkesden baska sev,baskayım ben.tamam nasıl istersen öyle sev..zaten qerektiqi kadar iyi yasamıyorum işin qaribi o nasıl yasamak bilmyorum,devamsızlıqım cok hayatta,bir yıl düş'e dokunur birsey yasamıyorum,sonra ertesi yıl bir qömülüyorum hayata,kaldırabilene ask olsun.nerde,nasıl,kimle,ne sekilde daha fazla mutlu olunur bilmiyorum,olamadıqım yerleri,yapamadıqım şeyleri düsünüyorum bazen..dallıyorum qünleri buqünün içerisine bakmadan ertesine qeciyorum..yasayacaklarımı hep son ana bırakıyorum,herkes aqzına kadar baskası dolu,kendimi qenelde yasayamayacak kadar yorqun hissediyorum,ne yasarsam yasıyım qözüm hep öteki hayatlarda kalıyor,imreniyorum.sevince cok acıkıyorum ve o zaman kafamda ki insan olamıyorum,kendi ömrümdeymiş qibi rahat yasayamıyorum,içimde bi kötülük yok aslında ama işte bu en kötüsü.ömrüm bi dönem acık kaldı hayatıma kac insan qirdi hatırlamıyorum,selam verenlerden coqunu cıkaramıyorum.ileride cok daha mutlu olunacak sote yerler biliyorum.ama işte ben bu kafamdaki makinaya söz geciremiyorum allasen ben 10 dakkadır buraya ne yazıyorum umarım sıkılıp yukarlarda bi yerlerde bırakmıssındır .bi de vurucu bi son yapmak istiyorum ama vurucu sen için hiç kelime kalmadı su an ben de.meqer buz bir su yanıqı deqilmiş,buz suyun yaralanıp baqladıqı kabuktan ibaretmiş öqrendim...

KELEBEKLEŞMEK YA DA POLENLERİN LANETİ(KOPUK1)




En ucube mahallelerde büyüdüm.silahların olmadıgı,cinayetlerin bıcaklarla işlendigi sokaklar.horoz dövüşlerinde cok para kaybettim.erkekleri kesfedene kadar,sokak kavgalarından zararlı cıktım.sonra onları dövüştürerek,güclerini kanıtlatmaya calısarak vakit harcadım.sarısınlar güzel vücutları,kumrallar kan görmeyi severdi.ben esmerlerle seviştim.tembel biriyim.uzun konusmaları sevmem.bazen etrafımdakiler özlem bu yaptıgın essiz güzellikte der.güzellik kelimelere gerek duymaz.böyle zamanlarda sagır olmayı düslerim.sadece müzigi duyabilecegim alternatif bir evren ne güzel olurdu.cok az koku alabiliyorum.oniki yasımdan beri.kan,puslu hava,cöp,bayat ekmek,küflü sebze nasıl kokar bilmiyorum.bunları unutmak ne güzel.birinin tadını,pastanın cileklerini,etin lezzetini de ayırt edemem.bu yüzden dilim burnuma yapısık yasar.bir kac organdan olduktan sonra,hayata küsebilirdim.neyse ki şımarık biri degilim.digerlerini son sürat calıstırmaya karar verdim.ellerimle ilgilendim.yumusak ve esnekler.adamları bastan cıkarmak için ideal.kulaklarım karanlıktaki sesleri,kalabalıktaki suskunlukları duymaya programlı.caktırmadan evimi terk etmek isteyenleri mutlaka yakalarım.burnum nakavt oldugunda beynim dövüse cıkar.yanlız ve caresiz.kadınlar para kazanmaktan korkup evleniyorlarsa ve adamlar hatırlamamak için içkiye boguluyorlarsa,ben de ölmemek için yaratabilirim.dünyanın karmasasında kendime yer ararken yönümü de belirlerim.kısa hikayelerle basladım.uzunlar hep canımı sıkmıstır.üç günden fazla vaktimi alan kitaplardan,balzac romanlarından ve mutlu sonlardan nefret ederim.hangimizin hayatında pişman olunmayan gercekler var?en fazla 19 sayfa.kendime koydugum sınır.insanın ruhunu kanırtan hikayeler anlattım ki aptal Hollywood filmlerinden tiksinebilin.onların kötü olduklarını idda etmiyecegim,ne de olsa cok para kazandırdılar.çogunlugu salaklardan olusan insan ırkı fazlasını hak etmiyor.aşk isterseniz bende de var.ihtiras,tutku,cazibe.sadece benimkiler biraz gerginlik ve gözyasıyla geliyor.iğrenc ama kederli.komik olmayın.hangi ilişkiden bir yerleriniz morarmadan ayrıldınız.Daha sonra öyküler yetersiz kaldı.anlatmak istediklerim insanların hayalgücleri için fazla karmasıktı.ceset ve umutsuzlugu dişleyemediginiz için sıkılırdınız.yazılarım okunmaya deger bulunmadı.inancsızlıgım o zaman basladı.madem ki sokakta gördügünüz kazalardan kacmak,ilişkilerdeki igrencliklere sırt cevirmek istiyorsunuz,ben de onları en görebileceginiz yere,gözünüzün önüne koyarım.senaristligi düsünmem ve senaryo yazmaya baslamam da böyle oldu.düsündüm ki,siz sinema koltuklarında ask köpegi olmus bir adamı görmeyi beklerken,sizi kızarmıs gözlerinizle basbasa bırakmayı vaat edebilirdim.ama karanlıgın içindeki ışık oyunları bittiginde ne sevgilinizin elini tutmak gelir içinizden,ne de cocuklugunuza sarılmak.
Ama senaryo işinden de 7’nciyi tamamlayınca sıkıldım.vahseti yasayamayacagınızı biliyordum cünkü.cekmeye ucundan baslamak bile aklıma gelmedi.siz madem ki dehseti beynininizde yaratamayan aptallarsınız,bu da benim intikamım.

KELEBEKLEŞMEK YA DA POLENLERİN LANETİ(KOPUK2)




Olaylar benle oynastı,egolarımı saklamak için sustum.duvarlara yumruk atmak ya da masanın üstündeki cansız nesneleri devirmek ne büyük klişe.filmlerde bunun sonunda adam koşar adım kızı bulur.kız beklenmeyen bu jest karsısında kendinden gecer.kimse daha önce onun için bunu yapmamıstır.peki gercek hayatta bu kadar zavallı olan ne var?ben sokakta bakıp gectiklerinizle,zamana bırakıp sustuklarınızla,gecmişten gelen ikilemlerimizi masaya koyuyorum.yanına da bir bıcak ve bir kutu.siz canınızın istedigini yapın onlarla.Ruhunu kanırtır yasadıklarım,midendekiler yemek borunda yolculuga cıkar,müzik en istemedigin yerde kalbinde sıkışır.hissettiklerim kendi secimim,planlı degil emin ol.kimseyi aglatmak istemem.hayat kabus degil,yasadıgımız vahset yıllarında polyannacılık oynamak sacma geliyor yalnızca.ben farkında olmadıgınızı göstermeye calısıyorum.göz ardı etme.biraz farkında olanlar,biz,hep aynı yemegi yeriz.kalp bulamacı.sevgisi eksik kalır,nefreti fazla.sindirmeden tükürmek isteyenlerle alay ederiz.Otobüslerde cok vakit geciririm.aynı cıkmazın içinde dolusmus bedenler,önündeki kadının kalcasında şehveti arar.adam yanındakinin gazetesini paylasmak ister,cocuklar yukarda kalan dünyaya merakla bakar.zavallı kadın pencereden zamanı yakalamaya calıstıgında durakta bekleyen adama asık olur.hayat otobüslerde kendi ritmini bulur.
Bir kadını özlüyorum.cıplak bedeniyle odada dolasan,ısıgı actıgında carsaflarla gölgelenmeyen.kadın denen mahlukat,nemfoman fantezileri ya da frijit bedeniyle geliyor.alkol yüklemesi bile bir işe yaramıyor.Konusamıyorum.dehsete düstügümde caresizlikten kıvranan ruhumla yazmaya koyuluyorum.köse basında dilenen adamın,sandalyedeki kadının,kayıp bir hayvanın,araba kazasının hikayelerini yazıyorum.sizin gözlerinizi kapadıklarınıza birilerinin bakması gerek.nihai amacım yalanlara başkaldırıyor.direncimi kaybetmek içimdeki sevgiye daha cabuk ulasmamı saglıyor.özlem egolarımı ele gecirdiginde,kemik isteyen köpegin caresizligine bürünüp bekliyorum.belki de askı bulamadıgım için yazıyorum.
Tek amacım sonunda olmak istedigim insan olmak.
Ben hızla ilerlerken tesadüfler yolumu kesiyor.durmak zorundayım.ne güzel hala vazgecebilmek.takvimimden günleri haftaları silip anlara geciyorum.yasamı anlara bölüyorum ki ritmini bulsun.
Bir blok halinde ilerleyen zaman dün ve yarınla baglantısı kesilince kötürüm kalıyor.önce yattıgı yerde ona hizmet etmemi bekliyor.ben itaatsizligi,beklentilerimi ve umutsuzluklarımı sunuyorum.tadı acı geliyor.sonra üzüntülerin içine de kattıgım hüzün haplarını tutusturuyorum eline.yutmuyor.baglantı kur diyor elinde bir bardak suyla.gecmişin hüznünü bugünün korkaklıgına uyduruyorum hemen.bir ayagı oynar gibi oluyor.acı.yarın diyor.bugünü yarına eklemen gerek diyor.bugünün korkularını yontunca,yarının beklentilerine oturmus gibi oluyor.aralarından sızıntı yapan yalanları,zamanın içine itiyorum.dün bugünle simdi sonrayla devam ediyor.zaman iyileşiyor.topugundaki sancıya ragmen yürümeyi sürdürüyor.kimse kederinin kapatan bantlarını fark etmiyor.

HALA BUNA BASINCA MI AÇILIYOR TV (ŞİİR YAZAMIYORUM4)




insanlar sabahları uyanırlar günes sabahları dogar
insanlar işe giderler
bazen siyah bazen lacivert ayakkabılarını giyerler
bazen yesil bazen beyaz arabalarına binerler bazen 6 silindir bazen inadına 16 silindir
hava vardır su vardır
bazen yagmur bazen kar yagar
kış vardır
kısın hava erken kararır
evlere gidilir corba içilir
şeftali yenir
insanlar saten ya da baska kumaslardan dikilmiş pijamalardan giyerler
piknige gidilir
at vardır
en cok kahverengi ya da ona yakın renktedirler
bazen taksi tutulur bazen ev bazen üc yıldız bile alamamıs otellerde oda
ama en sahane olanı bazen ay tutulur
bazen günes tutulur
kuslar havada ucar
biz yerde yürürüz
ona basarız
balıklar yüzer
yeşil vardır
bir de siyah vardır.

ŞİİR YAZAMIYORUM BİLMEM KAÇ(nefes almalıyım)




maraton aşklar bitti.
bahisli yüzmetrelerde nefes nefeseyiz şimdi,
paradopinGli koş.. şike.
Güce tapmaktan işlevini yitiren yüregini sıçtın bari sifonu cek
ruhunu şeytana satmaktansa
ihaleye acacak kadar sistem tilkisi oldun işte,yürü be..
bir tomar dolar rulosunu fitil niyetine alarak duygusal kabızlığını çözemezsin
işin ne uğraş dur
illa ünlü olmak istiyorsan şöhret budalası denyo gibi dolanıp durma ortada,37 ekrana kafa at gecer
sen bana bakma gül sen gül
istatistikciler bizi sayıp uykuya dalıyorken kaybeye koyun sayma yıldız say
kalbini soyup bas ucuna koydun da
okçu öküzse
karavana sensin
ondan sonra ayıkla elmanın kurdunu
şiddet için iki kişi gerekir
öfkeli diyaloglar kavgaya monologlar şiire götürür
git kendini döv
tanrı cocukları yaşlıları ve sarhosları korur
ama yaşam tehlikelidir
yaşayan ölür

HERKESİN KENDİ UYDURDUGU MUTSUZLUKLARI OLMALI





Giderek karanlık bir tünele dönüsen zamanın derinliklerine gömülmüs cocukluk anılarıydı hatırladıklarım.neredeyse birer santim arayla tasa dökülmüs gibi duran kısa boylu evler.dolambaclı dar sokaklar.ellerindeki otuzüç dişli tesbihleri ceviren bıyıklı adamların beklestigi kahveler.mahalle terzilerinin ellerinden cıkma yeleklerin cebinde ufaklıkları bekleyen bozukluklar.naylon posetlerle pazardan dönen esarplı kadınlar.gündüzleri birbirine misafirlige gidip nakıs isleyen kısmetlerini bekleyen,yanlıslıkla hamile kalırlarsa bir gece vakti kör bir kuyuda işleri bitirilen genc kızlar.gizlice kan kokulu mezbahalara gidip hayvanların nasıl bogazlandıklarını izleyen,sapan yapmak için,cekmecelerden annelerinin naylon coraplarını asıran kafadarlar.evlerinin esiklerinin altında,eski gömme dolaplarda,çatılarda,ocakların diplerinde aranan muskalar.kırklara karısan büyücü kadınlar.bacalara minarelerin tepelerine konan leylek yuvaları.gögü delercesine yagan,sarnıcları tasıran yagmurlar.dar bir avluya bakan,tek odacıklarının kirasını ev sahiplerine keman calarak ödeyen cingeneler.sokaklarda önlerinden gecen kızları,mızıka calarak izleyen üniformalı yılısık askerler.ve atesler içinde hasta bir kent.cocuklugum elbette bundan ibaret degil ama cocuklukla yaslılık evrelerimin fazla yaklasması beni bu satırları yazmaya zorladı.bu sene yirmiyi de doldurdum.ufak duruyor degil mi.buna cok sasırdıgımı söylesem yalan olmayacak.ama evet.ben yaşlandım artık.geriye dönüp baktıgımda hiçbir yasımı tekrar yasamak isteyecegimi sanmıyorum.hepsini doya doya yasadım cünkü.yasadım mı?yasamadıklarımı da yazdım işte.aslına bakarsanız,yasadıklarımla yasamadıklarımın hayal ettiklerimle sahitlik ettiklerimin bir karısımını yazdım desem daha dogru olur.bazen yasadım bazen yazdım diyelim öyleyse.sahte biyografiler,otobiyografiler yazmakta ustayımdır.sıkılmazsanız.ben genelde sıkılırım.bos konusmalardan,cok konusmalardan,hayran olanlardan,elestirenlerden,baskalarının yazdıklarından,kendi yazdıklarımdan.son zamanlarda bu zamansız yaslılıktan sıkıldım.yaslılık nasıl birsey tahmin edebiliyor musunuz.tabi ki gereksiz.ben etmedim,edemedim.nasıl birsey oldugu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.kafamda yanlıs bir fikir bile yoktu.hiçbir fikir yoktu.herkesin istedigi de tam olarak böyle birsey olmalı.hiç kimse fazlaca mecbur kalmadan böyle birseyle yüzlesmek istemez.hersey nasıl sonuclanacak.mankafalılık hangi kurallara uygundur.dogal olarak bir insanın kendi hayatının herhangi bir evresini hayal etmesi mümkün degildir,ileri bir evresini.bazen o bir sonraki evreye girdigini fark dahi etmeden onu yarılamıssındır bile.ve ardından o ileriki evrenin ilerlemeleri kendi telafilerini getirir.ve öyleyken bile orta asama pek cok insanın gözünü korkutur.son.ilginctir cünkü hayatın içindeyken dısında durabildigin ilk vakittir.ve insan biraz talihliyse kendi cürümesini gözlemlerken,yasama gücü sevgisi herneyse işte onun sayesinde cürümesinden uzaktadır hatırı sayılır ölcüde.kendini hatta bundan bagımsız bile hisseder.evet kacınılmaz olarak sizi pek de hoş olmayan o sona götüren giderek artan sayıda işaretler vardır ve siz buna ragmen dısarda kalırsınız dısarda kalmayı secersiniz yahut dısarda kalmaya mecbursunuzdur.

'ŞARABIN GAZABINDAN KORK' TÜTÜNÜ İNCİTME BENİ DE UNUT ARTIK(şiir yazamıyorum 5)




sanki yaşamıyoruz
beraberlige razıyız da sanki
hakem son düdügü calana kadar
aramızda
öylesine
top dönderiyoruz ..

TANRI BİZİ KISKANIYOR CÜNKÜ BİZ ÖLÜMLÜYÜZ/ÖLÜMÜYÜZ




kac kez konustunuz onla?neden diye kac kez sordunuz?aslında sizinle dalga gecme ihtimali gelmedi mi aklınıza?özenle yaptığı sıkılınca da bir kenara fırlattığı oyuncaklarından biri olabileceğinizi düsünüp öfkelenmediniz mi bir kere bile?huzuruna cıkmaya hazırlanırken sinirli kahkahalarından birini atar diye korkup sustunuz mu yoksa?acıp ellerinizi af mı dilediniz hemen?başınıza gelen qüzellikler için şükrettiniz de felaketler için kendinizi ya da bir baskasını mı sucladınız yoksa?kendinizi günahkar onu masum mu bildiniz?sizi bütün keyiflerden qüzelliklerden mahrum bırakan kıskanc sevgisinden hiç mi şüphe etmediniz?bir kere bile cesaret edemediniz mi sizi neden yarattıqını sormaya?kendisinden gelen suçları yollarına tuzaklar kurduğu evlatlarına yükleyip sonra işledikleri günahların hesabını soran onları kusurlarla donatıp sonra onları düzeltmesini istemeye cürret edene tek bir sorunuz olmadı mı?

HAVAYLA TEMAS HERŞEYİ ÇÜRÜTÜR(şiir yazamıyorum 6)




şimdi az sonra yani şimdi pank rak metal
Bak
Ne olmaz diye başlıyoruz sonra
Yani şimdi
en sondan veya işte baştan sona şimdi
allah rahmet eylesin sevgilim
tam şimdi yani
Hala şuna basınca mı açılıyor tv
Yani bugün izinliyim
Evet mi evet mi ha şimdi
Of
Yani şükürler olsun sevgilim Şu on doları al gel
Bana ver ben alacağım
Beni boş ver şu on doları
Sevgilim anlaşmalı döndük sırayı
Şimdi tekrar soyun ve öl
Veya gel al bu on dolar senin
Şurası senin
Şu taraftan gel şimdi
Dön sonra anlaşalım
Bu on dolar
Bu daha ne kadar var diye sormak var
On dolar tamam gel
Al beni sonra gel
Tekrar şimdi ve tekrar..

4.20.2009

cemiyet hayatının patlanqaç mısırları





herkes onu sucluyor.televizyonu.peki kabul ediyorum,artık daha az kitap okuyorum.milyonlarca dolar vererek cektikleri filmlere bir katkım olsun isterim.bilqisayar.hareket etmeden alışveriş yapabildikten sonra yaqmurda yürümeye qerek var mı.dün on sekiz saat oyun oynadım.ekranda patlayan beyinleri qörünce tatmin oluyorum.herseyden qüzel.Uyuşturucu.asla qerceklesmeyen düşlerimi unutmama yardım ediyor.rica etsem biraz açılır mısınız,her an kriz qecirebilirim de.Yirmibirinci yüzyıl.sıradan tatminsiz ve egoist.ben otuz yıl öncesinde doqmak istemiştim.inanacak bir şeyler varken.bol pacalı pantolonlar qiyip jim morrison konserlerine qidebiliyorken,aşk bitse bile kalbinde sızı kalabiliyorken.qec kaldım.simdi hiçbir sey yolunda qitmiyor ve korkarım mutsuzluk alışkanlık yarattı.Sabah kalktım.qece biriyle kavqa ettikten sonra eve qelmiştim.annemin yanına.annem kanepede sabah haberlerini izliyor,bir yandan da endişeyle bana bakıyor.birseyler yemek isteyip istemediqimi sordu.karnımın ac olduqunu söyleyemedim.aslında bir iki sözcük için kendimi zorladım ama olmadı işte.annem bir şeyler yapmayı önerdi,tepkisiz kaldım.midemden beynime ulaşan acil durum çaqrısını qizlemek için dışarı çıktım.annemi yanında açık duran bir şişe ile bıraktım.sokakta dün qecenin utancıyla ilerlerken yanımdan qecenlere bakmadım.’’ne kadar da qarip bir kız’’ diye yadırqadılar beni.onların bu ifadesinin ne önemi olabilir ki.Öqlen laf arasında telefona elimi uzattım.altıncı denememde tuşları cevirmeyi başardım.bir iki uzun sinyal sesinden sonra kapadım.ama o yanlış bir evde çalan yanlış bir telefon numarası yüzünden sinirlendi.yeniden uyuyamadı.ama beynimdeki kelimelerin dudaklarıma ulaşması için saat daha çok erkendi.Saat dört qibi aynada kendime baktım.qülümseyemedim.bu stresten kurtulmak için bir adamla sevişmeye karar verdim şu fizikleri mükemmel ama kafasız olanlarından.arkadaki tuvalette iki kez öpmeye çalıştım.onu sevip sevmediqimi sordu,ne samca.bazen erkeklere istediklerini söylemelisiniz.ama ben dürüstüm.sevmediqimi söyledim.aqlayarak listeme katılan adamlardan biri olmak için fazla qururlu olduqunu söyledi.bazen onları anlamanıza imkan yoktur.akşam eve qeldiqimde ona bir açıklama yapmak istedim.geceyi annemde qecirdiqimi söyleyip qözlerindeki kırmızılıqı almak.onun yerine biraz sokakta dolastım.barda iki bira içtim.o uyuduktan sonra eve döndüm.Annemin söylediqine qöre bu babamın 12. qidişinde başladı bu suskunluk.bir qün eve qeldi.son kalan esyalarını topladı,annemle tartıştılar ve arabasına bindi.terk edildim.annem mutfak dolabının altına sakladıqı içki şişelerini üst raflara kaldırdı.ben odama kapanıp qünlerce uyudum.ikimiz de qidenin ardından kendimizce yas tuttuk.Annemin hayatını düzeltmek qörevimdi,onu sızdıqı kanepeden toplardım.pskoloqlara qötürdüm,yaptıqı korkunc secimlere raqmen yarqılamadan sevdim.benim çabalarım hiçbir zaman bir işe yaramadı.tahteravelli qibi qıcırdayan hayatımız unutmak ve hatırlamakla denqelendi.Keşke kendimi daha cok sevebilseydim.sabahları ıslak vücuduma losyon sürerken,öqleden sonra solaryumda qecirdiqim on dakikada ama bunlar benim işim deqil.en azından bir adamın bakıslarını üzerimde hissettiqim anlarda kendimi biraz daha sevmiş olsaydım.kibirle baksaydım yanımdan qecenlere.iltifatları kibar bir qülümsemeyle kabul edebilseydim.yapamadım.böylece ideal kimliqimden cok daha uzaklarda bir yerde yaşadım.on yaşındayken acıyı,ondördümde hayal kırıklıqını,onaltıda isyanı,onyedide çaresizliqi,sonra erkekleri kadınları keşfetmemiş olsaydım.kadınlar.onlara iltifat yetmez.baskalarıyla karsılastırmanızı isterler,en yakın arkadasından daha qüzel,annenizden daha sevecen,Marilyn monroe’dan bile seksi.Sabahları bosluk hissiyle uyanmak.telefon calar.bir erkek sesi.seni seviyorum,simdiye kadar kimseyi sevmediqim kadar seviyorum.keyfim yerindeyse qülümserim sonra da yiyecek birseyler bulmak için buzdolabının önüne yürürüm.erkekler hep aynı sekilde yürütür monoloqları.senden nefret ediyorum,senin yüzünden sunları bunları yaptıqıma inanamıyorum.yakısıklı,zeki,cekinqen,ukala olmalarının bir önemi olmazdı böyle zamanlarda,hepsinin qözlerinde annemi terk eden adamı qörürdüm.annemin yanına kosardım.Arkadsları severim,onlarla keyfim yerindeydi,bir iki bira,müzik qrupları ve filmler yeryüzünden yok olmadıkca konusacak seylerimiz olurdu,birbirimizi sevdiqimizi söylemek aklımızın ucundan qecmezdi.Yanlış insandım,adamların uzaqında kalamayacaqı,bir kez qörüstükten sonra ruhuna da sahip olmak için savasacakları cinsten.ama yalnızlık konusunda kararlı.Basit yaşamlar süremedigimiz için sıradan olduk.idare etmeyi ögrendim ama,ve sessiz kalmayı.gercegi söylemek gerekirse hayatıma giren herkesi sevdim de,sorun oradaydı.hiçbirini birinden daha cok degil,cok da degil.