BLOG FLÜT

11.06.2009

HERKESİN KENDİ UYDURDUGU MUTSUZLUKLARI OLMALI





Giderek karanlık bir tünele dönüsen zamanın derinliklerine gömülmüs cocukluk anılarıydı hatırladıklarım.neredeyse birer santim arayla tasa dökülmüs gibi duran kısa boylu evler.dolambaclı dar sokaklar.ellerindeki otuzüç dişli tesbihleri ceviren bıyıklı adamların beklestigi kahveler.mahalle terzilerinin ellerinden cıkma yeleklerin cebinde ufaklıkları bekleyen bozukluklar.naylon posetlerle pazardan dönen esarplı kadınlar.gündüzleri birbirine misafirlige gidip nakıs isleyen kısmetlerini bekleyen,yanlıslıkla hamile kalırlarsa bir gece vakti kör bir kuyuda işleri bitirilen genc kızlar.gizlice kan kokulu mezbahalara gidip hayvanların nasıl bogazlandıklarını izleyen,sapan yapmak için,cekmecelerden annelerinin naylon coraplarını asıran kafadarlar.evlerinin esiklerinin altında,eski gömme dolaplarda,çatılarda,ocakların diplerinde aranan muskalar.kırklara karısan büyücü kadınlar.bacalara minarelerin tepelerine konan leylek yuvaları.gögü delercesine yagan,sarnıcları tasıran yagmurlar.dar bir avluya bakan,tek odacıklarının kirasını ev sahiplerine keman calarak ödeyen cingeneler.sokaklarda önlerinden gecen kızları,mızıka calarak izleyen üniformalı yılısık askerler.ve atesler içinde hasta bir kent.cocuklugum elbette bundan ibaret degil ama cocuklukla yaslılık evrelerimin fazla yaklasması beni bu satırları yazmaya zorladı.bu sene yirmiyi de doldurdum.ufak duruyor degil mi.buna cok sasırdıgımı söylesem yalan olmayacak.ama evet.ben yaşlandım artık.geriye dönüp baktıgımda hiçbir yasımı tekrar yasamak isteyecegimi sanmıyorum.hepsini doya doya yasadım cünkü.yasadım mı?yasamadıklarımı da yazdım işte.aslına bakarsanız,yasadıklarımla yasamadıklarımın hayal ettiklerimle sahitlik ettiklerimin bir karısımını yazdım desem daha dogru olur.bazen yasadım bazen yazdım diyelim öyleyse.sahte biyografiler,otobiyografiler yazmakta ustayımdır.sıkılmazsanız.ben genelde sıkılırım.bos konusmalardan,cok konusmalardan,hayran olanlardan,elestirenlerden,baskalarının yazdıklarından,kendi yazdıklarımdan.son zamanlarda bu zamansız yaslılıktan sıkıldım.yaslılık nasıl birsey tahmin edebiliyor musunuz.tabi ki gereksiz.ben etmedim,edemedim.nasıl birsey oldugu hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.kafamda yanlıs bir fikir bile yoktu.hiçbir fikir yoktu.herkesin istedigi de tam olarak böyle birsey olmalı.hiç kimse fazlaca mecbur kalmadan böyle birseyle yüzlesmek istemez.hersey nasıl sonuclanacak.mankafalılık hangi kurallara uygundur.dogal olarak bir insanın kendi hayatının herhangi bir evresini hayal etmesi mümkün degildir,ileri bir evresini.bazen o bir sonraki evreye girdigini fark dahi etmeden onu yarılamıssındır bile.ve ardından o ileriki evrenin ilerlemeleri kendi telafilerini getirir.ve öyleyken bile orta asama pek cok insanın gözünü korkutur.son.ilginctir cünkü hayatın içindeyken dısında durabildigin ilk vakittir.ve insan biraz talihliyse kendi cürümesini gözlemlerken,yasama gücü sevgisi herneyse işte onun sayesinde cürümesinden uzaktadır hatırı sayılır ölcüde.kendini hatta bundan bagımsız bile hisseder.evet kacınılmaz olarak sizi pek de hoş olmayan o sona götüren giderek artan sayıda işaretler vardır ve siz buna ragmen dısarda kalırsınız dısarda kalmayı secersiniz yahut dısarda kalmaya mecbursunuzdur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder