BLOG FLÜT

9.22.2011

dört yapraklı yonca iyi niyetli bir yalandır,hiç varolmamıştır





Bu sene buralarda kimseler yok.gelenler döndü.moteller coktan kapanmıştı.yaz bitimi hüznü yanıma rahatca yerleşebildi.kararmış tenim sıcak havaların elime tutuşturdugu bir parça karamel bu eylül ılıklıgında.iki gözüm yerindeydi ama yakupu göremiyordum.zamanın geçip geçmediginin farkında bile degilim.saçlarım dört santim uzamış,kesiyorum hiçbir şey degişmiyor.saçlarım artık siyah uzuyor.sokak lambasını kırmışlar,motel karanlıkta kaldı.bense şimdilik ışıkları yakmıyorum yüzümü gizliyorum.kış gelirken değişimler hızlanıyor,birini yeniden sevebilecegime inanabilir miyim?belki beden devinimleriyle olmayan ihanetime gülümserim.bu anlamsızlık içimi kemirir ve onun baksa birini sevgiyle aldıgını hatırlayınca gülümseyişlerim aglama nöbetlerine dönüşür.’yakup’u aramak hoşuma gidiyordu,her dakikasına düşlerimi ekleyip sevgilimi gizemli kılarak ona sıkıca aşık olmak,evet hoşuma gitmişti sevgilimi yakalayamamak.o şimdi arabistana gitti,nedenini soracak vakti bulamadım yanımda boşluk bıraktı.zaten söylemiş olsaydı da gerçekdışı olması en yakın ihtimaldi ve ihtimal benim yanımda bile çoktan uzaklardaydı.tüm ülkeyi kandırmış ve yok olmuştu.ten ötesi bir yanılsamaydı gücümü ona aktarmam ve aldı götürdü işte.
’’şeytan aldı götürdü Yakup arabistan’a yerleşti’’
Ayın bazı evrelerine üzülürüm,bensizlige,sonra kolumu sıkar,canımı acıtırım.işte buradayım derim kendime.derin bir oh çekip sancılarımın dinmesini beklerim.söyledigim doğru degil aslında;nedenini biyolojik devremin ruhsal etkenlerine bagladıgım yalnızlıgı kendimden sıyrılarak,köşeye çekilip mazoşist bir eğilim içinde seyrederim:’can çekişiyorsun’okyanustan biri daha çıkmaya çalışıyor ve bedeli,bedenini bırakıp içinden çıkarak uzaktan seyretmeye zorlanmak.ellerin olmadıgı için kendine sarılamazsın.saçlarına şekil vermeyi düşünme bile.boşluk içindeki varlıgını bir yabancı sarsarak uyandırıyor:’yok birsey hepsi geçti’.birlikteligin bir yerlerde koptugunu önceleri de sezinlemiştim.uyku gördügüm ve hissettigim birçok şeyi yalanlayıp kendine dönerek bitiş korkusu ile daha da depreşiyor ve inatlaşıyordu.akıllı olmayı bir kenara bırakmak akıllıca geliyor aptal bir sevgili olunmuş zamanlar için.ben kimim bu evrende?sancı mı?
Artık buradayım,yanımda.adı özlemmiş.bana sarılırken duydum.sarhoş motelde ismini duyuyorum inanmak istemeden yok olduguma,ölmüşüm meğer,tavan çökmüş,sayıklıyor başka birini.üçe bölünmüşüz içim parçalanıyor.dahası da var bedenim de bölünüyor.kollarım bacaklarım en çok sevdigim ellerim bile yeterince saçılmış.biri gelip topluyor.’son günlerde iyice dagıldın’ diye sitemle karışık bir şeyler söylüyor.arada bir insanlar beni fark etmese yitişim kolay olabilirdi,ama olamıyor.bit kadar oldum iyice halden düştüm.çok değil birkaç hafta sonra görünmez olabilirmişim.iyi ama ağzım yok ki.
‘’şeytan aldı götürdü arabistandan getirmedi’’
Saçları uzun olmalı ve sarı.şimdi ben de koyu kumralım,oldukça güzel olabilirdim.lakin sebebim yok.kıskaçta sıkışıyorum,elimi kurtarıyorum bacagımı kapıyor.midem de agrımaya başladı.’yakup’’un siyah beyaz fotografı.ne kadar şişman çıkmış,kulakları da büyük.küçücük Yakuplar haline getiriyorum onu parmaklarımın eşsiz güzelligiyle ve yirmi beş küçük adamı kültablama özenle yerleştiriyorum.sigaramı yakmadan önce onları öldürüyorum.
Beş gün oldu baş ağrılarım dinmiyor.kancalı etegimin kancası koptu.artık bu etek giyilmez.üzerinde yağ tabakalarının kurudugu barbunya ların yalnızlıkla yerleştigi kırık bardakların üzerine bej etegimi ilave ediyorum.ve artık doldu deyip kapının önüne çıkarıyorum.dışarı çıkmasam da olur.saydım tam 18 kuş geçti evin yakınlarından.sonbaharda saymak güçleşecek ve belki de 4 kuş sürüsü geçti deyip bulutlara başımı kaldırıp ‘yagmur ne zaman’ diye soracagım,ardından asit yagmuru başlayacak agaçlar kurumaya başlayacak göllerdeki yosunlar ölecek ve daha kötüsü nefesim güçleşecek.belki de bunların hiçbiri olmayacak,yanıt alamadan akşam dokuz buçuk gibi defterimi alıp tarih attıktan sonra daha fazla yazmak için nedenimin olmadıgına karar verip işlevsiz günümü uykuyla noktalayacagım.hepsi bu kadar değil aslında,gece boyunca çekmece içlerinde,pencere pervazlarında,örtülerin altında,koltukların arasında yakupu arayacagım.yakup yok.
‘’kimin aldıgını,nerde oldugunu bilmiyorum’’
Söyle sabah nasıl gelir?hiç tanımadıgım birine uzun yıllar biriktirdigim aşkı verdim,sonra sevgiyi düşlerinden arındırarak görünür bir gerçege dönüştürdüm.aslında hiç sevgilim olmadın.hiç.doğmamış sevgiliye içimi döktüm.annemi ne çok özledigimi ağlayarak anlattım,sen duymadın.orda tavan öylece göçerken sevgilinin intihardan başka gerçek olamayacagını anlamak istemedim.yalnızca sen uykusuzdun.fotograflar çekmeye başladım,yatak odamdan,mutfaktan,tuvalet penceresinden.evet tuvalet penceresinde epeyce zorlandım.sonra çalılara yöneldim.sayıları az oldugu için 36lık film bitmiyordu.9 tane uydu anteninin fotografını çektim.yorgun düşünce arkama yaslandım.geriye bir şey kalmamış,düştüm.sağ bileğim çıkmıştı,geç oldugu için geriye takmadan yarını bekledim.sevgilimdi.bırakamıyordum.
Böyle yürümek zor oluyordu ama fotografları da merak ediyordum.sakallı adam uzunca süre sonra(6 saat 27 dakika)yanıma gelip,keşke bekleseydiniz dedi.neden diye soramadan tüme yakın fotografların yandıgını,yalnızca birinin görüntülenebildigini söyledi.yıkılmıştım ve sağ kolum kırıldı.birleşmesine gerek yoktu öylece bıraktım.stüdyodan uzaklaştıktan bir süre sonra adam geri dönmem için seslendi.bu kez sakalsızdı.yoksa bu sokakta mı gecelemiştim?eve gitmek için erkendi ve döndüm.birsey unuttunuz dedi,ve yalnızca elime fotografı tutuşturdu.fazla bir şey ödemeden değişikliğe uğramış kolumla eve döndüm.gidecek fazla yerim yoktu.yaşamım boyunca bana daha fazla acı veremeyecek bu anlara kendimi neden ittigimi anlamıyorum.beden devinimleriyle birini unutmaya çalışarak bile bile incitmek kendini.29 gün 12 saat 40 dakika sona erdi.kavuşabiliriz-değişebiliriz:
pencere kenarındaki sallanan sandalyeme kırık parçalarıyla bedenimi yerleştirip,biraz yalnızlıktan konuştuk avizeağacımla.bana yalnız olmadıgını güvesiyle birlikte yaşadıgını söyledi,akşam olana kadar onunla bir daha konuşmadım.gün boyu fotografa baktım,arkasını dönmüş,sağ adımını ileri atmış,siyah paltolu bir adam.böyle birini gördügümü hiç hatırlamıyorum.söyle yaz nasıl gelir?fırtınalı kış gecelerinde panjurlar kırıldı.seni aramak hoşuma gidiyor.
’’yakında dönecek Yakup,arabistandan’’
aslında o yakuptu.yakupta birini bırakmıştı ve ülkeye dönmedi.yazan da Yakup da öyle iyi biliyordu ki o ve Yakup bir dönence,birbirlerini durdurur ve yer değiştirirlerdi.uzaya gönderilen uyduların çektigi fotograftan ayın görünmeyen yüzünün de görünen yüzüne benzedigi anlaşılmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder